ÖNCE TARİHÇE VE BİRTAKIM BİLGİLERLE BAŞLAYALIM
5 Mart 1587:
"Ay'in yüzeyinde bir yildiz görüldü." Yüzlerce insan bu mucizeye sasirdi,isigin sivri uçlari ve boynuzlari vardi.
(Harrison 1876 - Lowes 1927)
12 Kasim 1671:
Gökbilimci ve fizikçi Cassini, Ay'in üzerinde küçük beyaz bir bulut gördü.
18 Mayis 1787:
Astronom Halley ve De Louville, Ay yüzeyinde hareketli isiklar gördüler. Mart-Nisan 1787:
William Herschel, Ay'da parlak noktalar ve dört volkan gördü. Açiklamakta zorluk çekiyordu ve en çok gördüklerinin hareket etmesine sasirmisti.
Temmuz 1821:
Alman astronom Gruithuisen, Ay yüzeyinde, birden parlayan isik patlamalari gördü. Yanip sönen bu isiklari birkaç kez görmüstü.
12 Nisan 1826:
Fizikçi Emmett, Ay'daki Krizler Denizi üzerinde, kara bir bulutun hareket ettigini rapor etti. Benzer bir rapor, 1954 yilinda modern astronomlar tarafindan da verilmisti.
Subat 1877:
Isikli bir hat veya çizgi Eudoxus Krateri'nin batisindan doğusuna giderken görüldü. Olay, bir saat sürdü.
4 Temmuz 1881:
Ay yüzeyinde piramit seklinde isikli iki tümsek belirdi ve bir saat içinde yavas yavas sönerek kayboldu.
24 Nisan 1882:
Aristotle Bölgesi'nde hareket eden dev gölgeler gözlemlendi.
31 Ocak 1915:
Yunanca'daki omeGa işaretine benzer 7 beyaz isik görüldü.
23 Nisan 1915:
Clavius Krateri yaninda dar ve isikli bir çizgi belirdi ve on dakika sonra kayboldu.
14 Haziran 1940:
Sisli keskin bir çizgi çok net olarak Plato Krateri yaninda görüldü, çevresinde binlerce küçük isik yanip sönüyordu. 19 Ekim 1945:
Darvin Duvari yaninda üç büyük parlak nokta görüldü; Olay, astronom Moore ve daha birçok astronom tarafindan rapor edildi.
24 Mayis 1955:
Ay'in güney kutbu bölgesinde, elektriksel panamalar, bilimci Firsolf tarafindan izlendi.
8 Eylül 1955:
Taurus Hatti sinirinda iki parlak isik görüidu. bu yer yillar sonra Apollo 17'nin indigi yerdi.
21 Haziran 1964:
iki saat süreyle, gözlemci floss D. tarafindan haraket eden büyük siyah bir gölge izlendi.
3 Temmuz 1965:
Bir saat on dakika süreyle, Aristarchus Bölgesi'nde nabiz gibi yanip sönen bir isik gözlendi.
25 Eylül 1966:
Yine Plato Krateri yakininda yanip sönen isiklar gözlendi; bazilarina göre kirmizimsi bir yama gibiydiler; ayni gün Gassendi Bölgesi'nde 30 dakika süreyle kirmizi büyük bir isik belirdi. Bir ay sonra ise, ayni yerde yine yanip sönen kirmizi isiklar vardi.
11 Eylül 1967:
insanligin ilk ayak bastigi yer olan Sessizlikler Denizi'nde görülen kara bir bulut sonradan mor renge dönüstü; olayin Montreal'i? bir astronomi grubu tarafindan gözlendigi NASA tarafindan açiklandi.
Gelelim AY ile ilgili bugüne kadar edinilen bazı bilgilere
* Ay, dünyadan daha yaşlıdır, öyleyse kökeninin başka bir yer olması mümkündür.
* Niçin bazi bilim adamlari, Ay taşlarının 20 milyar yıllık olduğunu iddia ediyorlar. Yani dünyadan daha eski...
* NASA, bir Ay kayasının 5.3 milyar yıllık olduğunu saptadı ama bu Günes Sistemi öncesine ait bir tarihti.
* Önemli bilim adamlari ve Ay uzmanları, Ay'dan getirilen elementlerin dünyadakilerden daha eski olduğunu belirlediler ama neden resmen açıklamadılar
* 40 Ay tasinin en azindan 7 milyar yıllık oldukları belirlendi, bu tarihleme dünyadan ve güneşten iki kez daha eskidir.
* Buna karsin Ay'ın yüzey toprağı, Ay taşlarından daha eskidir. Farklılık nereden geliyor
* Bir grup bilim adami Ay'ın yıldızlararası bir yerde yapıldığı görüşündeler ve dünya tarafindan yakalandığını düşünüyorlar. Ama bu nasıl olabilir
* Neden bazi bilimciler, Ay'ın içinin yoğunluğunun yüzeyden farkli oldugu düşüncesindeler. Gerçekten Ay'ın içi boş olabilir mi? Ve bu biliniyor mu?
* Niçin Ay'ın 8 mil üstünde, yüksek dozda radyoaktivite var, bu elementer olarak doğal mıdır?
* NASA tarafindan 100 millik bir alana yayılmış su buharı saptandı ama Ay'da su olmadığı biliniyor. Bu gizem, Ay'ın yapay olduğu anlamında mı?
* Ay'ın çok eskiden sıcak olduğu ileri sürülüyor ama bunu dünyadaki benzerleri gibi kanıtlayan bir kanıt bulunmuş değil. Bu çelişki henüz açıklanamadı.
* Ay, hem dünyanin doğal uydusu olamayacak kadar büyük, hem de çok uzaktadir.
* Ay, olmasi gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.
* Ay kraterleri çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.
* Ay'ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı veya kamburdur ve Güneş Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir başka uydu yoktur.
* Ay ölçümlemeleri çok fazla demir olduğunu gösteriyor.
* Ay toprağı, Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.
* Ay'ın bileşimi, dünyadan farklıdır.
* Doğa kanunlarına aykırı olarak, ağır metaller yüzeydedir.
* Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.
* Ay dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken titreşmektedir.
* Ay bir moloz yığını gibi gözükmektedir.
* Ay, periyodik olarak sarsılmaktadır, bu bize düzenli bir sismik aktiviteyi gösteriyor. Sismik dalgalar sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi dolaşabiliyorlar.
* Dünyadan bakıldığında Ay, bir güneş diski gibidir yani tutulmalarda güneşi tam olarak kapatır, ne biraz küçük veya büyüktür sanki büyüklüğü güneşi örtmek için ayarlanmıstır.
* Eger Ay, dünya tarafindan yakalanmışsa, bunun sonu gelecek ve Ay yine uzaklaşıp gidecektir.
* Normalde Ay'ın çizdigi yörünge, dünyanin ekvatoral çemberiyle karşıt olmalıdır, ama Ay garip bir şekilde dünyanın yaptığı gibi, güneşe bağımlı bir yörünge çizer.
* Her ne kadar Ay volkanların ölü olduklari söyleniyorsa da, yüzyillardır Ay'da garip ışıklar, parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.
Peki bütün bunlara karşı, şunları söyleyebilir miyiz?
1. Ay, hem Dünya'nın doğal uydusu olamayacak kadar büyük, hem de çok uzaktadır.
2. Ay, olması gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.
3. Ay kraterleri, çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.
4. Ay'ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı veya kamburdur ve Günes Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir başka uydu yoktur.
5. Ay ölçümlemeleri, çok fazla demir olduğunu gösteriyor.
6. Ay toprağı, Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.
7. Ay'ın bileşimi, dünyadan farklıdır.
8. Doğa kanunlarına aykırı olarak, ağır metaller yüzeydedir.
9. Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.
10. Ay, dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken titreşmektedir.
11. Ay, bir moloz yığını gibi gözükmektedir.
12. Ay, periyodik olarak sarsılmaktadir. Bu, bize düzenli bir sismik aktiviteyi gösteriyor. Sismik dalgalar, sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi dolaşabiliyorlar.
13. Dünyadan bakıldığında Ay, bir Güneş diski gibidir. Yani tutulmalarda, Güneş'i tam olarak kapatır, ne biraz küçük veya büyüktür. Sanki büyüklüğü, güneşi örtmek için ayarlanmıştır.
14. Eger Ay, Dünya tarafından yakalanmışsa, bunun sonu gelecek ve Ay, yine uzaklaşıp gidecektir.
15. Normalde Ay'ın çizdiği yörünge, Dünya'nın ekvatoral çemberiyle karşıt olmalıdır; ama Ay, garip bir şekilde, Dünya'nın yaptığı gibi, Güneş'e bağımli bir yörünge çizer.
16. Her ne kadar Ay volkanlarının ölü oldukları söyleniyorsa da, yüzyıllardır Ay'da garip ışıklar, parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.
Dünyamızın uydusu olduğu halde; yapılan araştırmalar neticesinde AY'ın dünyamızdan daha yaşlı olduğunu kanıtlayabilecek taş örnekleri toplanmıştır...
alıntı
AYIN KENDİSİ İLE İLGİLİ GARİPLİKLER
* Güneş sistemimizde, çevresinde dolandığı gezegene oranla bu büyüklükte başka bir uydu daha yoktur. Ay, Dünyamıza nazaran çok büyük bir uydudur; Dünyamızın yaklaşık ¼’ü kadardır. Aydan sonra, gezegenine oranla en büyük uydu Jüpiter’in uydusudur ki o da Jüpiter’in ancak 1/8’i kadardır.
* Dünya gibi küçük ve çok zayıf bir gravitasyon alanına sahip olan bir gezegenin bir uydusu olmaması daha doğal olurdu. Örneğin Merkür ve Venüs’ün uyduları yoktur veya çok çok küçük oldukları için henüz keşfedilemediler. Fakat dünyanın var! Hem de sıradan bir uydu değil, yaklaşık 3458 kilometre çapında dev bir uydu!
* Ay ile ilgili başka bir cevaplanamayan soru da şudur ki ve gerçekten çok ilginçtir: Güneş sistemindeki tüm uydular, bağlı bulundukları gezegenin ekvator düzleminde dönerler. Fakat Ay, dünyanın güneş etrafındaki yörünge düzleminde dönmektedir. Bizim uydumuz, diğer uyduların uydukları Ekvator Düzlemi kuralına neden boyun eğmemiştir?
* Başka uyduların yanında ayın küresel biçiminde de bir tuhaflık vardır. Belki diğer uydular da kusursuz birer küre değillerdir ama Ay gibi sırtında bir kambur olanı da yoktur! …Ayın, görünmeyen arka yüzünde kalan çıkıntının ne olduğu şimdiye kadar açıklanamamıştır! Böyle oluşumları kısmen açıklayabilen Med-Cezir teorisine göre bu çıkıntı, olması gerekenden 17 kat daha büyüktür.
* Ay kraterleri nasıl oluştu? Bununla ilgili iki teori vardır. Birincisi: Meteor veya astroid çarpmasıyla oluştukları, diğeri ise volkanik etkinlikler sonucu oluştuklarıdır. Ancak bu teoriler ile de yanıtlanamayan birçok soru akılları kurcalamaya hala devam etmektedir. Örneğin: Milyonlarca yıldır beraber dönüp durmakta olan Ay-Dünya ikilisi, yüzey şekilleri bakımından neden bu kadar farklılık gösteriyorlar? Eğer meteor veya astroid bombardımanı söz konusu ise, Dünya daha büyük olduğuna göre daha fazla meteor ve astroidi üzerine çekmesi gerekmez miydi? (Bahsi geçen meteorlar, küçük çaplı şeyler değil; yani atmosferimizin yakıp kül edemeyeceği kadar büyük meteorlar) Oysaki tam tersine! Ayda kraterden geçilmiyor, dünyada ise yok denecek kadar az!
* Ayın kraterleri ile ilgili başka bir anormallikte geniş çaplarına rağmen çok sığ oluşudur. Ayın en büyük krateri olan Gagarin krateri’nin çapı 298 kilometre olmasına rağmen sadece 6 kilometre değinliğindedir.
GAGARİN KRATERİ
* Ayda, “Ölü Deniz” olarak adlandırılan oluşumların dağılımı da biraz tuhaftır. Bu denizlerin %80’i Dünya’dan görülen yüzün sağ yarısına toplanmış durumdadır. Apollo-8 Astronotları Ay Denizleri’nin üzerinden geçerlerken araçlarının hızlandığını ve alçalıp yükseldiğini belirtmişlerdir. bilim adamları bu etkiyi, söz konusu bölgedeki gravitasyonel çekimin, öteki bölgelere nazaran daha fazla oluşuyla açıklamışlardır ancak bu gravitasyona neden olan etkinin ne olduğu hususunda bir açıklama yapılmamışır.Bilimadamları, Ay üzerindeki bu noktalara, Kütle Konsantrasyonu anlamına gelen “Mass Concentration” kelimelerinden türettikleri MASCON adını vermişlerdir.Masconlar genellikle Ölü Denizlerde ve karanlık tabanlı kraterlerde bulunmaktadırlar.
AYDAKİ GARİPLİKLER
Bu konuyla ilgili en objektif gözlemlerden ilki 29 Temmuz 1953 yılında John O’Neil tarafından gerçekleştirildi. O’Neil teleskobu ile ayı gözlemlerken gözlerine inanamamıştı. Öncelikle bunun bir göz yanılgısı olabileceğini düşündü çünkü Ay, daha önceden birçok kez gözlemlenmişti. O’Neil, “Krizler Denizi”ne tekrar tekrar baktığında orada gördüğü şeyin yaklaşık 19 kilometre uzunluğunda köprüye benzer bir yapının olduğunu ve yanılmadığını anladı. O’Neil bu gözlemini, Ay ve Gezegenler Kurumuna rapor ettiğinde ise böyle devasa bir yapının ay üzerinde aniden belirivermesi, bilim çevresinde büyük bir şaşkınlık yaratmıştı. Tutucu bilimciler, şaşkınlıkları geçer geçmez bunun doğal bir fenomen olduğu yorumunu yaparak rahatladılar. Fakat bu rahatlamaları, Ay gözlemlerinin bir numaralı astronomu H.P. Wilkins’in açıklamalarıyla tekrar bozuldu. Wilkins, O’Neil’in gözlemlerini doğruluyordu.
KRİZLER DENİZİ
Bu olayları izleyen haftalarda, İngiliz Astronomi Kurumu’nun önde gelen isimlerinden Patrick Moore da Krizler Denizi’nde köprüye benzer bir yapının uzandığını bizzat kendisinin gözlemlediğini açıklayınca ortalık iyice karıştı …
Bunlar, Wilkins’in Ay ile ilgili tek keşfi değildi. 30 Mart 1950 yılında teleskobu ile Ay’ın Aristarchus-Heredotus bölgesinde alev alev yanan garip bir ışık saptamıştı. Bu ilginç keşfi hakkında Wilkins şunları söylüyordu: “Alev alev yanan makine gibi birşey kraterin tabanı üzerinden havalanmış duruyordu”
Bu ilginç gözlemleri yapan tek kişi Wilkins değildi. 16 Eylül 1953’te İngiliz Astronomi Kurumu’ndan Rudolph M. Lippert, Ay’da bir flaş şeklinde Sarı-Turuncu garip bir ışıklar huzmesi görmüştü. 30 Ekim 1963 yılında da başka bir Astronom John Greenacre, Ay yüzeyinde alev alev yanan kırmızı bir ışık tespit etmişti.
Ayın, astronomi literatüründeki 400 yıllık zamanda, yukarıda bahsedilen biçimlerde 400’ü aşkın gözlem literatüre geçmiştir. Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegenler laboratuarı'ndan Barbara M. Middlehurst, bu 400’ü aşkın gözlemin 3 ana bölgede sınıflandırılabileceğini belirtti.
1) Dünya’dan karanlık lekeler olarak gözlemlenebilen Mascon Bölgelerinde
2) Tycho gibi ışınlı olarak nitelendirilen kraterlerin yakınlarında
3) İçi kısmen ya da tamamen karanlık görünen kraterlerde
TYCHO
Patrick Moore, Krizler Denizindeki gizemli köprüyü gözlemlemiş birçok astronomdan birisidir. Ayrıca, 30 Nisan – 2 Mayıs 1966 tarihleri arasında Cassendi Krateri’nde kırmızımsı bir ışık saptadığını bildirdiğinde bu tespit, P. Satory ve T.Moseley gibi astronomlar tarafından da teyid edilmiştir.
İngiltere’nin en büyük Astronomlarından John Herschel, 1783 yılındaki ay tutulması sırasında garip parlak ışıklar ve 18 Ağustos 1787 yılında da üzeri biraz küllenmiş yavaş yavaş yanan kömürlere benzeyen bir şey gördüğünü açıklamıştı. Herschel, bunların dışında 7 kez daha (Bazıları da hareketli olan) garip ışıklar gördüğünü rapor etmişti.1821 yılında, bir ay içinde arka arkaya üç kez Herschel bu garip ışıkları gözlemlemişti.
Hayatının büyük bir kısmını ay haritaları çizerek geçirmiş olan ünlü Alman Astronom J.H. Schroeter, 26 Eylül 1788 yılında Plato Krateri yakınlarındaki Ay Alpleri’nin tepeleri arasında aniden ortaya çıkan beyazımsı bir ışık tesbit etmişti. Ayın karanlık yüzündeki bu tanımlanamayan ışıkları, Kraliyet Astronomlarından Nevil Maskelyne de gözlemlemiştir.
John Herchel, gözlemleri sırasında tesbit ettiği bu tanımlanamayan ışıkların birçoğunun, Ay yüzeyinde havada hareket ettiklerini gözlemlediğini ifade etmiştir.
Ne olduğu tanımlanamayan bu ilginç ışıklar, her nedense çoğunlukla Mare Crisium bölgesinde gözlemlenmiştir. Düzinelerce astronom ; bu dairesel ışıkların tek tek, dairesel gruplar halinde ve üçgen veya düz formasyonlar halinde hareket ettiklerini ve zeki bir varlık tarafından kontrol ediliyormuşcasına yoğunluklarını çoğaltıp azalttıklarını gözlemlemişlerdir.
1874 yılında, Fransız bir gözlemci olan Monsieur Lamey, çok sayıda siyah objelerin Ay yüzeyinde dolaştığını rapor etmiştir. Aynı yılın 24 Nisanı’nda Prof. Dr. Schafarik şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Ay yüzeyinde kendisine özgü özellikleri olan öyle acayip bir nesne gördüm ki, onun ne olduğunu anlatamıyorum. Son derece parlak bir objeydi ve Ay yüzeyini bir uçtan diğer uca geçti”.
Benzer bir Siyah obje, Hollandalı Astronom Muller tarafından da gözlemlenmişti. Muller'in raporuna göre bu cisim, Ay yüzeyini, ufka paralel doğrultuda yavaş yavaş katetmişti. Bu gözlemlerin tarihi 4 Nisan 1869’dur. Bundan 4 yıl sonra ise Amerika’nın Smith gözlemevi’nden W.R. Brooks benzer ama daha ilginç bir olaya tanık oluyor. Astronom, gözlemlediği bu siyah objenin büyüklüğünün, Ay’ın çapının otuzda biri kadar olduğunu ve Ay’ın yüzeyini bir baştan diğer başa yaklaşık 4 saniyede katettiğini raporlamıştır.
alıntı
Ay’daki Uzaylı Üsleri
Her geçen gün daha çok insan Ay’da bir uzaylı üssü olduğunu söylemektedir. Anlatılanlara göre bu ay üssü, Ay’ın Dünya’dan görülmeyen karanlık tarafında bulunmaktadır.
Ay araştırmalarının neden durdurulduğunu ve Ay’da neden bir üs kurmaya çalışmadığımızı hiç merak ettiniz mi? Sizce bu uzayda yüzer bir istasyon kurmaktan daha iyi bir fikir değil mi? Neil Armstrong’a göre, Ay’da uzaylılara ait bir üs bulunmaktadır, bu yüzden uzaylılar Ay’dan uzak durmamızı istemişlerdir. Eski Donanma İstihbarat görevlisi Milton Cooper da, Ay üzerinde bulunan ve istihbaratçıların “Uzaylı Üssü Luna” olarak adlandırıldıkları bir üsten söz etmektedir. Cooper’a göre, Ay’ın uzak kesimlerinde bulunan bu uzaylı üssü Ay’a inen Apollo astronotları tarafından da görülmüş ve filme alınmıştır. Ana gemi adı verilen devasa uzay gemilerinin bulunduğu bu üste, çok büyük makinalar kullanılarak maden çalışmaları yapılmaktadır.
1960’larda Pentagon’un Araştırma ve Geliştirme Departmanı’nda görev yapan Yarbay Philiph Corso, ABD Ordusu’nun ve Hava Kuvvetleri’nin elinde astronotlar tarafından çekilen ve Ay’da uzaylıların varlığını açık bir biçimde kanıtlayan en az 122 fotoğrafın bulunduğunu iddia etmektedir.
ABC’ de Ay’la İlgili Haberler
Amerikan ABC haber kanalının web sayfasında yayımlanan, 13 Haziran 2000 tarihli makale Ay’la ilgili gerçeklere biraz olsun ışık tutmaktadır. Makalede şöyle denilmektedir:
“Yeni elde edilen kanıtlar, Ay’ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlemlenmektedir. Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor edilmektedir. Bu iddialar tartışmaya açıktır. Pek çok bilim adamı ise Ay üzerindeki parlaklıklar ve sis gibi zaman zaman rapor edilen gözlemleri ciddiye almamaktadır. "
Aydınlık Yer: 136 km uzunluğundaki büyük krater Langrenus. Fransız bir astronom Ay yüzeyinin zaman zaman bir şeyler tarafından aşındırıldığı yolunda sağlam kanıtlar bulmuştur. Bu gözlem 1992 yılında, Paris Gözlemevi’nde görev yapan deneyimli Ay gözlemcisi Audouin Dollfus tarafından bir metrelik Meudon teleskopuyla yapılmıştır. Dollfus araştırma sonuçlarını incelemeyi yeni bitirmiş ve yayımlanmak üzere sunmuştur.
Solan Işık: Dollfus, 30 Aralıkta büyük Langrenus kraterinin tabanında birtakım parlaklıklar görmüştür. Bunlar o gün ortaya çıkmışlardır. Profesör Dollfus, bu ışıkları bir kaç gün izlemiş ve kraterin içinde dans eden ışık kümeleri görmüştür. Dollfus, teleskoptan her baktığında bu ışıkların şeklinin değiştiğini fark etmiştir. Ona göre bu ışıklar, bir gazın Ay yüzeyinden toz kaldırması ve bunun güneş ışığıyla birleşmesi sonucu oluşan bir görünümdür. Bazı Ay gözlemcileri, değişime uğramadığı sanılan Langrenus krateri üzerinde bu tür bir sis görülmesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.
Profesör Dollfus, detaylı olarak incelendiğinde Langnerus’un tabanında bir çok çatlak izine rastlanacağını söylemektedir. Ona göre söz konusu gaz bu deliklerden çıkmış olabilir.”
alıntı
Apollo 16 Astronotu John W. Young'ın Ay'ın yörüngesinde görüntülediği disk biçiminde bir UFO Geçmişteki şanlı günlerimizde ,söylemek istemediğimiz şeyleri söylemek ve diğer herşeyi inkar etmek mecburiyetinde bırakıldığımızda çok rahatsız olurdum. Bazı insanlar orada uzayda yalnız olup olmadığımızla ilgili sorular sorarlardı. Orada bir şeyler görürdük , garip şeyler.. Ama onlara hiç bir zaman doğruları söylemedik . Oysa biz ne gördüğümüzü biliyorduk ve bu konuda gerçekten hiç bir şey söyleyemiyorduk. NASA'daki Patronların Dünyalar arası Savaş çıkacağı ya da sokaklarda panik yaşanacağı gibi korkuları vardı. Bu yüzden sessiz kalmak zorundaydık. Ve şimdi , bu tür şeyleri yalnızca kabuslarımızda ya da belkide filmlerde görüyoruz ve bunlardan bazılarıı gerçeğe oldukça yakınlar. Uzaya ilk giden ABD'li Astronot ve Senatör John Glenn'in NBC'de yayınlanan Frasier adlı programdaki canlı yayın konuşması 2001- NBC GEMINI VE MERCURY UÇUŞLARI Nisan 1964'te , Kennedy Burnu'ndaki iki radar teknisyeni, Gemini Uzay kapsülünün iki UFO tarafından takip edildiğini açıklamıştır. Bundan önce, Ocak 1961'de, Burun'daki otomatik izleyici donanımının, Güney Atlantik yönünde uçan gizemli bir cisim tarafından kilitlendiği rapor edilmiştir. Astronot Lovell'ın, Gemini 7 ile uçuşunun dökümü alındığında, Lovell'ın olağanüstü bir cisimle karşılaşmış olduğu görülmüştür.
İşte uçuş sırasında kaydedilen telsiz konuşması; Uzayaracı: Garip bir şey, saat 10 yönünde Capcom: Burası Houston. Tekrar edin 7,
UA: Saat 10 yönünde garip bir cisim var dedim
CC: Gemini 7, uçağın bir kademesi olmasın? Dikkatli bakın.
UA: Burası enkaz gibi, onlardan çok var. Bu gerçek bir gözlemdir.
CC: Yaklaşık uzaklığı ve ebatları? UA: Bir tane daha var...
James McDivitt de, 4 Haziran 1965'de Gemini 4'le uçuşu sırasında tanımlanamayan bir cisim gördüğünü onaylamıştır. McDivitt şunları söylemiştir: 'Gemini 4 uçuşu sırasında, aracımın camının dışında bir cisim fark ettim. Silindir şeklindeydi, kalem gibi görünüyordu. Boyutlarının ya da uzaklığının ne kadar olduğu ile ilgili bir fikrim yok. Araçta bulunan iki kamerayla da cismin fotoğrafını çekmeye çalıştım. Cisim kısa bir süre benim yönümde durduğundan, ben kamera ayarlarını yapana kadar o gitti. Sadece birkaç fotoğraf çekebildim.Uzay aracı uçuşta olduğundan ve güneş parladığından dolayı, penceredeki cisim gözden kayboldu. Başka bir yere yerleştiremedim, uzay aracının duruşu da buna engeldi ve onu bulmak için ne tarafa manevra yapacağımı da bilemiyordum. İndikten sonra, Gemini 4'ten gelen film acilen, benim ve Ed White'ın 3 gündür içinde olduğu taşıyıcı uçakla Houston'a uçuruldu. NASA Film teknisyenleri, araçta çekilen filmi incelediler ve bir açıklama yapmadılar" UFO'ları Mercury 8 uçuşu sırasında astronot Wally Schirra da gözlemlemiştir. Mercury 8 kapsülünde bulunan Schirra olaydan şöyle bahsetmiştir: '... İşte oradalar...Bana arkadaşlık ediyorlar...'
Astronot Gordon Cooper 1973'te New York'ta katıldığı bir toplantıda şunları söylemiştir: Astronotluğun zorunluluklarından biri olan gizlilik nedeniyle yıllarca sırlarla yaşadım. Şimdi Amerika'da her şeyi açığa vurabilirim. Radar ekipmanımız, tanımlanamayan cisimler tespit etmişti. Bu olayla ilgili binlerce şahidin raporu ve kanıt niteliğindeki çok miktardaki dokümana rağmen, kimse bunu halka açmak istemiyordu. Neden? Çünkü, otoriteler tanrı bilir ne korkunç bir istiladan korkuyorlardı. Yani anahtar sözcük hala aynı: Halkın paniğe kapılmasını önlemeliyiz. Ben daha sonra, dünya üzerinde olağanüstü bir olaya tanık oldum. Bu olay birkaç ay önce Florida'da oldu.
Bahsedilen bölgede kendi gözlerimle alevler tarafından küle çevirilmiş bir arazinin orta yerinde uçan bir cismin yere indiğini gördüm. Araçtan bazı canlılar çıktı. Topoğrafya üzerine çalışma yapılıyor gibi görünüyorlardı, bir parça toprak alıp büyük bir hızla gözden kayboldular. Biliyorum ki hükümet, halkın panikle verebileceği bir reaksiyondan ötürü, bu olayı tüm basın kuruluşlarından gizledi". Cooper 1978'de Birleşik Ulusal Genel Topluluk'taki Özel Politik Komitesi'ne UFO'ları tartışmak üzere çağrılmıştır. Daha sonra bir başka toplantıda, Cooperın yolladığı aşağıdaki mektup okunmuştur: ... İnanıyorum ki, dünyadakinden daha gelişmiş teknolojiye sahip diğer gezegenlerdeki dünya dışından varlıklar, bizi ziyaret ediyorlar. Ayrıca, 1951'de 2 gün boyunca onların pek çok uçuşunu gözlemledim.
Hepsi farklı boylarda, savaş uçağı formatındaydılar ve genelde doğu Avrupa'dan batıya doğru uçuyorlardı. 1979 yılında Mercury astranotu Donald Slayton, Paul Levy ile olan ropörtajı sırasında 1951 yılında test uçuşu yaparken UFO gördüğünü açıklamıştır: P-51 tipi bir araçla Minneapolis üzerinde test uçuşu yaparken bu cismi gördüm. Açık, güneşli bir öğle sonrasında ve yaklaşık 10 bin fit yükseklikteydim. Cismin uçurtma olduğunu düşündüm, fakat daha sonra uçurtmanın böyle bir yüksekliğe çıkamayacağının farkına vardım. Ona yaklaştıkça bana meteoroloji balonu gibi göründü. Gri renkte ve yaklaşık 3 fit çapındaydı. O şeyin arkasına doğru geçtiğimde onun bir meteoroloji balonundan çok bir tabak, bir disk gibi göründüğünü fark ettim. O anda, ben saatte 300 millik bir hızla seyrederken, cisim aniden benden uzaklaşmaya başladı. Onu kısa bir süre takip ettim sonra cisim aniden havalanmaya başladı. 45 derece tırmandıktan sonra döndü ve hızlanarak gözden kayboldu. Olaydan birkaç gün sonra, ofis şefimle bira içerken ve cismin ne olduğunu düşünürken, şefime olaydan bahsetmeye karar verdim. Bahsettiğimde bana rapor hazırlamamı söyledi.
Dediği gibi yaptım fakat bir daha konuyla ilgili hiçbir bilgi alamadım. NASA eski çalışanlarından olan Otto Binder, kendi amatör telsizleri ve VHF alıcılarıyla NASA'nın yayınını alabildiğini söylemiştir. Apollo 11 uçuşu sırasında yapılan ve Binder'ın sözünü ettiği telsiz ve alıcılar sayesinde duyulan konuşma şöyledir: Kontrol Kulesi: "Orada ne var? Kontrol Kulesi Apollo 11'i arıyor. " Apollo 11: "Bu bebekler çok büyük efendim.. Kocaman.. Tanrım, inanmayacaksınız.. Burada başka uzay araçlarının olduğunu söylüyorum... Kraterin öte tarafından bizi izliyor."
1979'da NASA İletişim Sistemleri eski şefi, bilim adamı Maurice Chatelain Armstrong'un UFO gördüğünü bildiren raporunun gerçek olduğunu bildirmiştir. Chatelain, Karşılaşma NASA'nın ortak bilgisidir, fakat şimdiye dek kimse bununla ilgili bir şey söylemedi diye konuşmuştur. APOLLO UÇUŞLARI Apollo uzay uçuşları, dünyaya Ay hakkında en doğru cevapları verecek bilgilerle doludur. Bu uçuşlarda astronotlar sayısız UFO filmi ve fotoğrafı çekme imkanı bulmuşlardır. Resimlerde UFO'lar açıkça gözlemlenebilmektedir. Astronotlar bu gözlemler üzerine büyük bir heyecana kapılmışlardır. Eğer gördüklerini dünyaya döndüklerinde açıklayacak olurlarsa, birçok kurulu düzeni, pek çok inanç biçimini kökünden değiştireceklerini bilen astronotlar, görevleri gereği susmayı tercih etmişlerdir.
Ama yine de bazı kaynaklardan sızan haberler ve ele geçen birtakım belgeler sayesinde Apollo uçuşlarında gerçekte neler olup bittiği ortaya çıkmıştır. Apollo 7: 11-22 Ekim 1968. Astronotlar; Walter Schirra, Donn Eisele ve Walter Cunningham. Yakın zamana kadar sorumlu çevrelerin gizlemeyi başardıkları bir haber, rastlantısal olarak 12 Ekim 1968 gecesi saat 22.15'de ilgililerin kulağına erişti. Haber İsviçre Telgraf Merkezi'nden, UFO inceleme grubu G.E.C.O.C.N.I.'nın direktörü M. Francis Schafer'e iletilmekteydi. Ele geçen metne göre, Apollo 7, Avustralya üzerinden uçtuğu sırada, astronot Cunningham, uzay aracının yanından uçarak geçen meçhul cisimlerin varlığını merkeze bildirip talimat istemişti. İsviçre Telgraf Merkezi, haberi Cape Kennedy'de bulunan İngiliz Haber Merkezi Reuter'den almıştı.
Apollo 8: 21-27 Aralık 1968. Astronotlar; Frank Borman, James Lowell ve William Anderson. Houston Uzay Merkezi ve milyonlarca TV izleyicisi büyük bir heyecan yaşarken, dünyadan uzaya doğru şu alarm dolu ses yayılmaktaydı:
"-Houston merkezi, Apollo 8'i arıyor. Apollo 8 cevap ver. "
10 dk. sonra Lovell'in sesi kulaklara geldi: - "Merkez burası Apollo 8.. Uçan daireler.. Kaç tane mi? Belki 5, çok heyecanlıyım. " "-Kahretsin! Lovell neler söylüyorsun?" Ve birden bire televizyondaki yayın sona eriyor... Halk, Apollo 8 ile merkez arasındaki konuşmaları asla öğrenemedi. Çünkü UFO'larla ilgili gerçeğin Dünya insanları tarafından öğrenilmesi bilim adamlarının hayatta isteyecekleri en son şeydi. Araştırmacılar bununla da yetinmeyerek uzayda çekilen fotoğrafları sıkı bir sansürden geçirdikten sonra dünya basınına verdiler. Apollo-8 uzaydan geldiğinde beraberinde 1500 tane fotoğraf getirmişti. Bunların sadece 380'i basına verildi, geri kalan 1100 fotoğraf sakladıkları sır nedeniyle arşivlere kaldırıldı. Apollo 9: 3-13 Mart 1969. Astronotlar; James Mc Divitt, David Scott ve Russel Schweickart. Dünya yörüngesinde 9 milyon km. den daha fazla bir mesafe kateden bu misyon, Ay İniş Modülünün -astronotları Ay'ın yüzeyine indirmek için yapılmış olan, örümceğe benzeyen araç- uzaydaki ilk işleyiş kontrolünü de kapsamaktaydı. Astronotlardan Schweickart, Apollo uçuşlarının ilk uzay yürüyüşünü yaptı.
Apollo 9, hakkında en az doküman toplanabilen misyon olmuştur.NASA her defasında olduğu gibi olayları sansürlemiş ve yalanlanmıştır. Fakat, NASA'nın elinde Apollo-9 ve UFO'larla ilgili pek çok döküman bulunmaktadır. Apollo-10: 18-26 Mayıs 1969. Astronotlar; Thomas Stafford, Eugene Cernan ve John Young. Ay yörüngesinde yaklaşık 62 saat geçiren astronotlar, insanlı ilk Ay inişinin tam teşekküllü provası olarak anılan bu uçuş sırasında, Ay İniş Modülü'nün, Apollo Yörünge Kumanda Modülü'nden ayrılarak Ay yüzeyinin 13 km. kadar yakınına uçmasını sağladılar. Apollo 10 astronotları, uzay uçuşu sırasında UFO'ların Apollo'ya refakat ettiklerini bildirmişlerdir. Yetkililer Apollo 10'un Ay yörünge uçuşu sırasında UFO'ları gördüğünü belirtmekte ve bunun kanıtı olarak da Apollo ile Ay arasındaki parlak cismin fotoğraflarını göstermektedirler. Ayrıca Apollo-10'un UFO gözleminin gerçekliğini kanıtlayan bir de film mevcuttur. Bu filmin ilginç yanı Ay'a ilişkin bölgeler filme alınırken bir UFO'nun görüntüye girmesi değil, astronotun Apollo ile Ay arasında hareket eden parlak ve uçan cismi kamera ile izlemesidir. Bilim Araştırma Grubu'nun da arşivlerinde bulunan filmde, söz konusu uçuş halindeki UFO gayet belirgin bir şekilde görülebilmektedir. Halen NASA'nın gizli arşivlerinde, UFO'ların dış uzayda ve yörüngelerde Apollo'lar ile çeşitli uzak-yakın temaslarının çekilmiş filmleri mevcuttur. Yakın zamanlarda bu filmlerden bazıları, bir UFO araştırmacısına verilmiştir. NASA için, en tehlikesiz addedilerek verilen bu filmlerde dahi UFOların gayet bariz bir şekilde uçmakta oldukları bu araştırmacı tarafından ifade edilmektedir.
Apollo 11; 16-24 Temmuz 1969.Astronotlar; Neil A. Armstrong, Edwin E. Aldrin ve Michael Collins. 8 yıl önce saptanan hedefe ulaşarak Ay'a inen Neil Armstrong ve Edwin Aldrin, Ay'ı inceleyen ilk insanlar oldular. Sea of Tranquillity'ye (Durgunluk denizi) inildiğinde Armstrong tarihte daima anılacak olan şu sözleri söyledi: 'Kartal inmiştir.' Apollo 11 mürettebatı Ay taşlarında çeşitli örnekler topladılar ve tarihin en büyük televizyon seyirci kitlesi tarafından canlı yayınla dünyadan izlendiler. Apollo-11 uzay aracı Dünya'dan ayrılalı henüz birgün olmuştu ki mürettebat, araç ile Ay arasında olağandışı bir obje gördü. Önce bunun Satürn-IV yardımcı roketi olduğunu düşündüler. Ancak Houston, Apollo-11 astronotlarına, yardımcı roketin 9000 km. den daha ötede bulunduğunu bildirdi. Bu konuda astronotların yaptığı açıklama: Aldrin- "Gördüğümüz ilk olağandışı şey, sanırım bir gün uzaklıkta idi ya da Ay'ın oldukça yakınında bulunan bir şeydi. Oldukça iri boyutlara sahip olduğundan tek gözlü dürbünü üzerine ayarladık." Collins- "Bu cismi nasıl görmüştük ki? Öylesine pencereden dışarı bakarak mı görmüştük? " Aldrin- "Evet. SIVB(Satürn roketinin 3. katı) olup olmadığından emin değildik. Yer'e sorduk ve S-IVB'nin 9,000km. ötede olduğunu öğrendik. O sırada yüksek randımanla ilgili bir sorunumuz vardı. " C- "Bir şey vardı. Bir şeyin tosladığını hissettik, ya da bana öyle gelmişti. " A-."...sonra, geçip giden bu parlak objeyi gördük. L biçimindeymiş gibi duruyordu. "
Armstrong-"Açık bir bavul gibi." Aldrin- "O sırada PTC'de olduğumuzdan hepimizin teker teker gözlemleyebildiği bu cismin kesinlikle, civarımızda bulunduğu ve oldukça hacimli boyutlara sahip olduğu kanısı doğuyordu. " Armstrong- "Çıplak gözle tam olarak seçilemiyordu. Nasıl bir biçime sahip olduğunu söylemek, menzilini ya da boyutlarını kestirmek zordu". Collins- "Önce, içi boş bir silindire benziyordu. Fakat sonra, silindir yerini açık duran bir kitap şekline bıraktı. Gerçekten de tuhaftı. " Bu konuşmalar dışında, Apollo 11 uzay aracı Ay'a yaklaşırken astronotlar tuhaf radyo parazitleri işitmeye başladılar. Bu durumdan şaşkına dönen yer kontrol- 'Orada sizinle birlikte başkalarının da bulunmadığından eminmisiniz?' diye sordu. Bu radyo sinyalleri Apollo 11 uzay aracının dışından geliyordu. NASA uzay programının eski üyelerinden Otto Binder, Yer Kontrol-Apollo 11 konuşmalarının önemli bölümlerinin çıkarılmış olduğunu ileri sürmektedir. 19 Temmuz 1969'da Apollo 11, Ay'ın etrafında dönerken Aldrin Ay yüzeyini filme almaktaydı. Bu sırada ufukta kimliği bilinmeyen disk şeklinde, ışıklı uçan nesneler ortaya çıktı. Bazen arka arkaya uçuyorlar, bazen birbirlerinden uzaklaşıyorlar, sonra gene yaklaşıyorlardı ve dünya yapısı hiçbir uzay aracının yapamayacağı manevraları yapıyorlardı. Neil Armstrog, 'Gerçekten böyle bir şeyi beklemiyordum, ama onları gözlerimle gördüm' şeklinde konuşmuştur. Daha sonra, Aldrin ve Collins daha küçük bir UFO'yu filme almışlardır. Sözkonusu filmler NASA'da saklanmaktadır.
Bilindiği üzere, Apollo 11 Ay'a iniş programında astronotlardan Armstrong ve Aldrin'in Ay yüzeyine indikten sonra 10 saat süre ile kapıları bile açmadan, her an kalkışa hazır bekleyen Ay İniş Modülü'nün içinde kalmaları öngörülmüştü. Neden? NASA'nın açıklaması, 'Astronotların dinlenmesi lazımdı' şeklindeydi. Mayıs 1969'da, Das Beste'de yayımlanan haberde astronotların Ay'a ayak basmalarından itibaren davranışlarını şöyle anlatılmaktaydı: 'Acil dönüş zorunlu olduğu takdirde buna sürekli hazır durumda bulunarak ve Ay'dan sadece fotoğraflarla dönmeye razı olarak, çantalarını acele topladıkları taş ve toz örnekleriyle dolduruyorlardı.' NASA hiçbir zaman bu acil geri dönüşün nedenini açıklayamamıştır. Aya iniş sonrası, Apollo-Houston Armstrong- "Burası sessizlik denizi " Armstrong- "Kartal sessizlik denizinde bulunuyor." Houston- "Houston sessizlik denizinde. Kontrol sistemlerinizde tüm araçların en iyi biçimde çalıştıkları görülüyor. " Armstrong- "Bizimkiler de öyle." Aldrin- "Varış noktasının koordinatlarını tam olarak bilmiyoruz, fakat araştırıyoruz. Kısa bir zaman sonra bunu size bildireceğiz. " Houston- "Bununla oyalanmayın! Bunu biz saptayacağız. " Armstrong- "Etrafımızda küçük kraterler var. Büyüklükleri 6 ile 15m. arasında. Yaklaşık yarım mil uzaklıkta izler var, sanki tırtıllı bir traktör tarafından bırakılmış gibi! Bunun dışında, Ay'ın çekimi oldukça iyi, insan kendini sanki uçaktaymış gibi hissediyor. "
Konuşma daha sonra Aldrin tarafından sürdürüldü. Aldrin, tanımlamalarında Armstrong'tan daha dikkatliydi, fakat buna karşılık kullandığı kelimeler karışık anlamlar içeriyordu. Aldrin- "Çevrede renkler az, fakat herhangi bir taş bloku olabilir. Lütfen şimdi Yörünge Kumanda Modülü'nü her an ulaşabileceğimiz bir yakınlığa yöneltin." Bunların dışında, iki astronotun yer merkezi ile yaptıkları direkt konuşma da son derece ilginçti. NASA, bu konuşmaları dünya haber ajanslarına verirken sansürlemiştir. Ama konuşmaların bir kısmı başka dinleme merkezlerince tespit edilebilmiştir: Astronot- "Neydi o? Ne biçim şeydi? Anlamak isterdim... " Houston..............(Sansür) Astronot- "Bebekler kocamandı beyim... Kocaman..." Houston- "Ne? Ne oluyor yukarıda? Size ne oluyor Allah aşkına?" Astronot- "Evet evet oradaydılar.. Bazı ziyaretçiler vardı. Size söyleyeyim, orada başka uçan daireler var. Bir hat şeklinde sıralanmışlar. Kraterin kenarında bekliyorlar. " 8 Ağustos 1969 tarihli LIFE dergisinde yayımlanan bir fotoğraf bu konuşmalara delil olarak gösterilebilir. Fotoğrafta, Modül'ün solunda ve uzak planda, parlayan iki uçan daire açıkça görülmektedir. 11 Ağustos'ta Kanada Minuit gazetesi büyük puntolarla Amerikan astronotlarının Ay'da canlılar görmüş olduklarını yazıyordu! 20 Temmuz saat 10:56'da, yani Armstrong'un Ay'a ayak basmasından hemen sonra göz kamaştırıcı bir ışık görüldü. Armstrong tam konuşmaya başlamıştı ki, Houston kontrol merkezi derhal konuşmayı kesti.
Minuit gazetesinin yazdığına göre, Armstrong yumurta biçiminde bir araç görmüştü. Aracın içinden kendilerini izlemekte olan ve kabarcık biçiminde başlıklar taşıyan insan benzeri iki yaratık çıkmıştı. Armstrong bu konuda Houston'a bilgi vermek isterken, kendisine bu olayların filmini çekmemesi ve derhal gizli bir kanala bağlanması emredilmişti. Apollo-12; 14-24 Kasım, 1969 astronotları; Charles Conrad Jr., Richard F. Gordon Jr., Alan L. Bean Apollo 12- "Sürekli aynı yerde kalan ve takla atıyormuş gibi görünen bir obje ile birlikteyiz. Dünden beri bizimle beraber ve sanki bizimle birlikte gelmekte... Dönüş açımız 35 kadar olduğunda çoğunlukla, merkezi lumbomuzdan görülüyor... belki de bu size bir ipucu verebilir ve biriniz, gerçekte veya kalmakta olduğumuzu...... bulabilir." Houston- "Tamam. Çizim masamıza döneceğiz." Apollo 12- "Obje çok parlak ve takla atan bir şey olduğu aşikar. Saniyede birbuçuk devirlik taklalar atıyor ya da bu oranda yanıp sönüyor. Bu adoptör panolarından birini, yüksek bir hızla bölgeyi terkederken gördüm ve bana sanki saniyede 30 cm.den daha hızlıymış gibi geldi. " Houston- "Pekala, bölgeyi nasıl terk ettiklerini ya da yörüngelerinin ne olabileceği hakkında bir fikrimiz yok, bunun ne olduğunu söylemek zor. " Apollo 12- "Tamam. Yine de iyi niyetli olduğunu farz edeceğiz, tamam mı? " Houston- "Eğer herhangi bir gürültü yaparsa, muhtemelen aracın donanımındaki rüzgardır." Astronotların kendi aralarındaki konuşmalar; Bean- "Pete, fonda epeyce gürültü işitiyor musun? " Conrad- "Statik cinsinden ya da öyle şeyler mi? " Bean- "Sürekli bir ıslık sesi işitiyorum" Conrad- "Benim işittiğim de bu, tamam." Gordon- "Houston, fondaki bu arkası kesilmeyen bip sesini iştiyormusunuz? "
Houston- "Evet. Son 45 dakikadır işitmekteyiz." Gordon- "Nedir bu? " Apollo 12- "Dünya'nın tam merkezinde, şimdi gerçekten parlak bir ışığın parladığını görüyoruz. Dick dürbünle bakıyor. Gerçekten parlak. " Ve ardından obje birkaç dakika içinde kayboldu. Apollo mürettebatının başından geçen esrarengiz macera dünya basınını sansasyonel ayrıntıları ile günlerce meşgul etti. Gemide gergin bir hava hüküm sürüyor şeklinde yazdı gazeteler. Üç astronot uzaydaki düşmanlardan ve esrarengiz objelerden söz etmeye başladılar.
Apollo-13, 11-17 Nisan 1970, Astronotlar; James A. Lowell Jr., John L. Swigert Jr., Fred W. Haise Jr. Bu uçuş en çok sansüre uğramış olan uçuşlardan biridir. Apollo 13'ün uçuş amacı hakkında çok fazla spekülasyon ortaya atılmıştır. Apollo 14- 14;31 Ocak-9 Şubat 1971; Astronotlar; Alan B. Shepard, Jr. Stuart A. Roosa, Edgar D. Mitchell. Apollo 14'ün uçuşu sırasında, çeşitli uçuş koordinatları içerisinde astronotlardan A. Chepard ve E. Mitchell, kendi uzay araçlarını izleyen bir UFO gözlemlemişlerdir ve bunu Yer Kontrol'a bildirmişlerdir. Bu bildirim, özel UHF kanallarından ve her zaman olduğu gibi şifre kelime ve ifadeler ile yapılmaktadır. Fakat astronotlar bazan aşırı heyecanla boş bulunarak Uçan Daireler! Diye çığlık da atmaktadırlar. Apollo 15; 26 Temmuz- 7 Ağustos 1971. Astronotlar; David R. Scott, Alfred M. Worden, James B. Irwin. 1 Ağustos 1971'de kaydedilen Apollo 15 irtibatında Scott ve Irwin tuhaf izler gördüklerini rapor etmişlerdi. Irwin- "Hey, şu beyaz renkli dağa bak. Diğerlerinin yanında uç kısmında bir boya lekesi varmış gibi gözüküyor." Scott- "Evet, koyu gri bir dağ, fakat gerçekten 5 köşeli bir yıldız gibi görünüyor- tepesinde küçük gri ve beyaz değişiklik ile. Beş köşeli yıldız 15cm. çapında ve 10 ya da 12,5cm. yüksekliğinde ölçümlendi.
Uç kısmında açı şeklinde, 5 yada 7.5 cm. ....(tahrif) bir ışık ile ortadaki gri taşların bulunduğu yerden. Gerçekten bir çıkınrt teşkil ediyor. Çok şaşırtıcı. " Bu izler nedir? Bunları kim yaptı? Nereden geldiler? NASA�nın bunlar için bir yanıtı var mı? Apollo 16 uçuşu; 16-27 Nisan 1972. Astronotlar John W. Young, Thomas K. Mattingly, Charles M. Duke Jr. Astronotlar gezi sırasında Apollo-16 modülü çevresinde uçan beyaz objeler gözlemlemişlerdir: Houston: "Esrarengiz bir şeyden söz ettin!" Orion: "Tamam Gordy, pitch hareketi yaptığımızda Ay iniş modülü çevresinde gördüğümüz birşeyden bahsetmek istedim. 9 ya da 12 metre kadar dışarıya doğru kayıyorduk ki, uçarak gezinen bir sürü obje belirdi. Sanki sevkedilmekte ya da fırlatılmaktaydılar. Ancak bundan emin değilim. " Houston: "Bunu kaydediyoruz Charlie. " Apollo-16 keşif gezisi sırasında başka esrarengiz şeyler de olmuştur. Astronot Mattingly, Ayın çevresinde dolanırken uzayda parlayan bir ışık görmüştür. Obje daha sonra gözden kaybolmuştur. Mattingly, yer kontrol kayıtlarında Ay üzerinde gördüğü bir ışık ve cam kubbeden de söz etmektedir: Houston: "Oradaki sisli bölgeye bakıp yüzeyde ne gördüğünü söyleyebilir misin? " Duke: "Kubbelerin karşısında arazi yapısı bir geçide dönüşüyor. Diğeri ise tepeye doğru gidiyor. Geçidin kuzeydoğu tarafı gözükmüyor, tanımlayamayacağım. Kuzeybatıda tüneller var."
Houston: "Oranın hemen yanında manyetometre göstergesi sapıyor, şimdi 313 gama'yı gösteriyor. Bu şimdiye kadar Ay'da ölçümlediğimiz en güçlü sapma!," Young: "Bu büyük yapı tıpkı saplanmış bir mermi gibi onun manyetik alanını değiştiriyor. " Astronomlar son yıllarda Ay üzerinde 200'den fazla, beyaz, yuvarlak ve kubbe biçiminde yapılar gözlemlemiştir. Bunlar bilinmeyen esrarengiz sebeplerle birden ortadan kaybolmakta ve başka yerlerde yeniden ortaya çıkmaktadırlar. Apollo 17: 6-19 Aralık 1972. Astronotlar Eugene Cernan, Ronald E. Evans, Harrison H. Schmitt. Astronotlar, Oriantale Krateri'nin doğu kenarında ışıklar saçan bir obje gördüklerini rapor etmişlerdir. Uzay araştırmalarında oldukça deneyimli bir bilim adamı olan Dr. Garry Henderson şöyle söylemektedir: Bütün astronomlarımız bu objeleri (UFO'lar) görmüşlerdir, ancak gözlemlerini herhangi başka bir kimseyle tartışmamak yönünde emin almışlardır. Henderson NASA'da bu araçların elle ve sine-kamerayla yakın mesafeden çekilmiş birçok gerçek fotoğrafları bulunduğunu ileri sürmektedir. Apollo-17 uçuşu sırasında astronotlardan Ron Evans iki, Harrison Schmitt ise bir UFO görmüşlerdir. Astronotlar ayrıca Ay üzerinde kubbeler de gördüklerini rapor etmişlerdir.: Evans: "Ayın arka tarafından rapor etmek istediğim büyük şey, güneydeki o kubbe. " Houston: "Kaydediyoruz Ron. Kubbenin rengi ile oradaki Aitken denizi arasında bir fark var mı? " Evans: "Evet, var. O Condor, Condorsey ya da Condorecet Oteli (UFO şifresi), ne adla anmak isterseniz, döşemesinde baklava biçiminde bir dolgu var ya üzerine kaydı, ya da kuzeybatıdaki duvarın diğer tarafına " Houston: "Tamam. Concordet A'nın kuzeybatı duvarını kaydediyoruz."
Evans: "Alanın şekli oval ya da eliptik. Elips yukarıya doğru yer alıyor." Artık Apollo uçuşlarına devam edilmesi öngörülmemektedir; bu da NASA'nın Ay hakkında öğrenmek istediğini öğrenmiş olmasından ve Ay'ın başka varlıklar tarafından kullanılıyor olmasındandır. Günümüzde Ayın yörüngesinde son derece pahalı uydular dönmektedir. Bunlardan RAE uydusunun amacı Dünya gözlemevlerine kaliteli fotoğraflar sağlamak, Galaksi ve Galaksi dışının alçak frekansla taranma işlemleri, ya da Ay'da bulunan sondalar aracılığı ile uzaylılarla kontakt kurmak.
5 Mart 1587:
"Ay'in yüzeyinde bir yildiz görüldü." Yüzlerce insan bu mucizeye sasirdi,isigin sivri uçlari ve boynuzlari vardi.
(Harrison 1876 - Lowes 1927)
12 Kasim 1671:
Gökbilimci ve fizikçi Cassini, Ay'in üzerinde küçük beyaz bir bulut gördü.
18 Mayis 1787:
Astronom Halley ve De Louville, Ay yüzeyinde hareketli isiklar gördüler. Mart-Nisan 1787:
William Herschel, Ay'da parlak noktalar ve dört volkan gördü. Açiklamakta zorluk çekiyordu ve en çok gördüklerinin hareket etmesine sasirmisti.
Temmuz 1821:
Alman astronom Gruithuisen, Ay yüzeyinde, birden parlayan isik patlamalari gördü. Yanip sönen bu isiklari birkaç kez görmüstü.
12 Nisan 1826:
Fizikçi Emmett, Ay'daki Krizler Denizi üzerinde, kara bir bulutun hareket ettigini rapor etti. Benzer bir rapor, 1954 yilinda modern astronomlar tarafindan da verilmisti.
Subat 1877:
Isikli bir hat veya çizgi Eudoxus Krateri'nin batisindan doğusuna giderken görüldü. Olay, bir saat sürdü.
4 Temmuz 1881:
Ay yüzeyinde piramit seklinde isikli iki tümsek belirdi ve bir saat içinde yavas yavas sönerek kayboldu.
24 Nisan 1882:
Aristotle Bölgesi'nde hareket eden dev gölgeler gözlemlendi.
31 Ocak 1915:
Yunanca'daki omeGa işaretine benzer 7 beyaz isik görüldü.
23 Nisan 1915:
Clavius Krateri yaninda dar ve isikli bir çizgi belirdi ve on dakika sonra kayboldu.
14 Haziran 1940:
Sisli keskin bir çizgi çok net olarak Plato Krateri yaninda görüldü, çevresinde binlerce küçük isik yanip sönüyordu. 19 Ekim 1945:
Darvin Duvari yaninda üç büyük parlak nokta görüldü; Olay, astronom Moore ve daha birçok astronom tarafindan rapor edildi.
24 Mayis 1955:
Ay'in güney kutbu bölgesinde, elektriksel panamalar, bilimci Firsolf tarafindan izlendi.
8 Eylül 1955:
Taurus Hatti sinirinda iki parlak isik görüidu. bu yer yillar sonra Apollo 17'nin indigi yerdi.
21 Haziran 1964:
iki saat süreyle, gözlemci floss D. tarafindan haraket eden büyük siyah bir gölge izlendi.
3 Temmuz 1965:
Bir saat on dakika süreyle, Aristarchus Bölgesi'nde nabiz gibi yanip sönen bir isik gözlendi.
25 Eylül 1966:
Yine Plato Krateri yakininda yanip sönen isiklar gözlendi; bazilarina göre kirmizimsi bir yama gibiydiler; ayni gün Gassendi Bölgesi'nde 30 dakika süreyle kirmizi büyük bir isik belirdi. Bir ay sonra ise, ayni yerde yine yanip sönen kirmizi isiklar vardi.
11 Eylül 1967:
insanligin ilk ayak bastigi yer olan Sessizlikler Denizi'nde görülen kara bir bulut sonradan mor renge dönüstü; olayin Montreal'i? bir astronomi grubu tarafindan gözlendigi NASA tarafindan açiklandi.
Gelelim AY ile ilgili bugüne kadar edinilen bazı bilgilere
* Ay, dünyadan daha yaşlıdır, öyleyse kökeninin başka bir yer olması mümkündür.
* Niçin bazi bilim adamlari, Ay taşlarının 20 milyar yıllık olduğunu iddia ediyorlar. Yani dünyadan daha eski...
* NASA, bir Ay kayasının 5.3 milyar yıllık olduğunu saptadı ama bu Günes Sistemi öncesine ait bir tarihti.
* Önemli bilim adamlari ve Ay uzmanları, Ay'dan getirilen elementlerin dünyadakilerden daha eski olduğunu belirlediler ama neden resmen açıklamadılar
* 40 Ay tasinin en azindan 7 milyar yıllık oldukları belirlendi, bu tarihleme dünyadan ve güneşten iki kez daha eskidir.
* Buna karsin Ay'ın yüzey toprağı, Ay taşlarından daha eskidir. Farklılık nereden geliyor
* Bir grup bilim adami Ay'ın yıldızlararası bir yerde yapıldığı görüşündeler ve dünya tarafindan yakalandığını düşünüyorlar. Ama bu nasıl olabilir
* Neden bazi bilimciler, Ay'ın içinin yoğunluğunun yüzeyden farkli oldugu düşüncesindeler. Gerçekten Ay'ın içi boş olabilir mi? Ve bu biliniyor mu?
* Niçin Ay'ın 8 mil üstünde, yüksek dozda radyoaktivite var, bu elementer olarak doğal mıdır?
* NASA tarafindan 100 millik bir alana yayılmış su buharı saptandı ama Ay'da su olmadığı biliniyor. Bu gizem, Ay'ın yapay olduğu anlamında mı?
* Ay'ın çok eskiden sıcak olduğu ileri sürülüyor ama bunu dünyadaki benzerleri gibi kanıtlayan bir kanıt bulunmuş değil. Bu çelişki henüz açıklanamadı.
* Ay, hem dünyanin doğal uydusu olamayacak kadar büyük, hem de çok uzaktadir.
* Ay, olmasi gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.
* Ay kraterleri çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.
* Ay'ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı veya kamburdur ve Güneş Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir başka uydu yoktur.
* Ay ölçümlemeleri çok fazla demir olduğunu gösteriyor.
* Ay toprağı, Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.
* Ay'ın bileşimi, dünyadan farklıdır.
* Doğa kanunlarına aykırı olarak, ağır metaller yüzeydedir.
* Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.
* Ay dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken titreşmektedir.
* Ay bir moloz yığını gibi gözükmektedir.
* Ay, periyodik olarak sarsılmaktadır, bu bize düzenli bir sismik aktiviteyi gösteriyor. Sismik dalgalar sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi dolaşabiliyorlar.
* Dünyadan bakıldığında Ay, bir güneş diski gibidir yani tutulmalarda güneşi tam olarak kapatır, ne biraz küçük veya büyüktür sanki büyüklüğü güneşi örtmek için ayarlanmıstır.
* Eger Ay, dünya tarafindan yakalanmışsa, bunun sonu gelecek ve Ay yine uzaklaşıp gidecektir.
* Normalde Ay'ın çizdigi yörünge, dünyanin ekvatoral çemberiyle karşıt olmalıdır, ama Ay garip bir şekilde dünyanın yaptığı gibi, güneşe bağımlı bir yörünge çizer.
* Her ne kadar Ay volkanların ölü olduklari söyleniyorsa da, yüzyillardır Ay'da garip ışıklar, parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.
Peki bütün bunlara karşı, şunları söyleyebilir miyiz?
1. Ay, hem Dünya'nın doğal uydusu olamayacak kadar büyük, hem de çok uzaktadır.
2. Ay, olması gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.
3. Ay kraterleri, çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.
4. Ay'ın dünyaya bakmayan yüzü çıkıntılı veya kamburdur ve Günes Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir başka uydu yoktur.
5. Ay ölçümlemeleri, çok fazla demir olduğunu gösteriyor.
6. Ay toprağı, Ay kayalarından çok daha yaşlıdır.
7. Ay'ın bileşimi, dünyadan farklıdır.
8. Doğa kanunlarına aykırı olarak, ağır metaller yüzeydedir.
9. Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.
10. Ay, dev bir gong sesi çıkarmaktadır ve yörüngede dönerken titreşmektedir.
11. Ay, bir moloz yığını gibi gözükmektedir.
12. Ay, periyodik olarak sarsılmaktadir. Bu, bize düzenli bir sismik aktiviteyi gösteriyor. Sismik dalgalar, sanki tek bir kütleymiş gibi tüm yüzeyi dolaşabiliyorlar.
13. Dünyadan bakıldığında Ay, bir Güneş diski gibidir. Yani tutulmalarda, Güneş'i tam olarak kapatır, ne biraz küçük veya büyüktür. Sanki büyüklüğü, güneşi örtmek için ayarlanmıştır.
14. Eger Ay, Dünya tarafından yakalanmışsa, bunun sonu gelecek ve Ay, yine uzaklaşıp gidecektir.
15. Normalde Ay'ın çizdiği yörünge, Dünya'nın ekvatoral çemberiyle karşıt olmalıdır; ama Ay, garip bir şekilde, Dünya'nın yaptığı gibi, Güneş'e bağımli bir yörünge çizer.
16. Her ne kadar Ay volkanlarının ölü oldukları söyleniyorsa da, yüzyıllardır Ay'da garip ışıklar, parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.
Dünyamızın uydusu olduğu halde; yapılan araştırmalar neticesinde AY'ın dünyamızdan daha yaşlı olduğunu kanıtlayabilecek taş örnekleri toplanmıştır...
alıntı
AYIN KENDİSİ İLE İLGİLİ GARİPLİKLER
* Güneş sistemimizde, çevresinde dolandığı gezegene oranla bu büyüklükte başka bir uydu daha yoktur. Ay, Dünyamıza nazaran çok büyük bir uydudur; Dünyamızın yaklaşık ¼’ü kadardır. Aydan sonra, gezegenine oranla en büyük uydu Jüpiter’in uydusudur ki o da Jüpiter’in ancak 1/8’i kadardır.
* Dünya gibi küçük ve çok zayıf bir gravitasyon alanına sahip olan bir gezegenin bir uydusu olmaması daha doğal olurdu. Örneğin Merkür ve Venüs’ün uyduları yoktur veya çok çok küçük oldukları için henüz keşfedilemediler. Fakat dünyanın var! Hem de sıradan bir uydu değil, yaklaşık 3458 kilometre çapında dev bir uydu!
* Ay ile ilgili başka bir cevaplanamayan soru da şudur ki ve gerçekten çok ilginçtir: Güneş sistemindeki tüm uydular, bağlı bulundukları gezegenin ekvator düzleminde dönerler. Fakat Ay, dünyanın güneş etrafındaki yörünge düzleminde dönmektedir. Bizim uydumuz, diğer uyduların uydukları Ekvator Düzlemi kuralına neden boyun eğmemiştir?
* Başka uyduların yanında ayın küresel biçiminde de bir tuhaflık vardır. Belki diğer uydular da kusursuz birer küre değillerdir ama Ay gibi sırtında bir kambur olanı da yoktur! …Ayın, görünmeyen arka yüzünde kalan çıkıntının ne olduğu şimdiye kadar açıklanamamıştır! Böyle oluşumları kısmen açıklayabilen Med-Cezir teorisine göre bu çıkıntı, olması gerekenden 17 kat daha büyüktür.
* Ay kraterleri nasıl oluştu? Bununla ilgili iki teori vardır. Birincisi: Meteor veya astroid çarpmasıyla oluştukları, diğeri ise volkanik etkinlikler sonucu oluştuklarıdır. Ancak bu teoriler ile de yanıtlanamayan birçok soru akılları kurcalamaya hala devam etmektedir. Örneğin: Milyonlarca yıldır beraber dönüp durmakta olan Ay-Dünya ikilisi, yüzey şekilleri bakımından neden bu kadar farklılık gösteriyorlar? Eğer meteor veya astroid bombardımanı söz konusu ise, Dünya daha büyük olduğuna göre daha fazla meteor ve astroidi üzerine çekmesi gerekmez miydi? (Bahsi geçen meteorlar, küçük çaplı şeyler değil; yani atmosferimizin yakıp kül edemeyeceği kadar büyük meteorlar) Oysaki tam tersine! Ayda kraterden geçilmiyor, dünyada ise yok denecek kadar az!
* Ayın kraterleri ile ilgili başka bir anormallikte geniş çaplarına rağmen çok sığ oluşudur. Ayın en büyük krateri olan Gagarin krateri’nin çapı 298 kilometre olmasına rağmen sadece 6 kilometre değinliğindedir.
GAGARİN KRATERİ
* Ayda, “Ölü Deniz” olarak adlandırılan oluşumların dağılımı da biraz tuhaftır. Bu denizlerin %80’i Dünya’dan görülen yüzün sağ yarısına toplanmış durumdadır. Apollo-8 Astronotları Ay Denizleri’nin üzerinden geçerlerken araçlarının hızlandığını ve alçalıp yükseldiğini belirtmişlerdir. bilim adamları bu etkiyi, söz konusu bölgedeki gravitasyonel çekimin, öteki bölgelere nazaran daha fazla oluşuyla açıklamışlardır ancak bu gravitasyona neden olan etkinin ne olduğu hususunda bir açıklama yapılmamışır.Bilimadamları, Ay üzerindeki bu noktalara, Kütle Konsantrasyonu anlamına gelen “Mass Concentration” kelimelerinden türettikleri MASCON adını vermişlerdir.Masconlar genellikle Ölü Denizlerde ve karanlık tabanlı kraterlerde bulunmaktadırlar.
AYDAKİ GARİPLİKLER
Bu konuyla ilgili en objektif gözlemlerden ilki 29 Temmuz 1953 yılında John O’Neil tarafından gerçekleştirildi. O’Neil teleskobu ile ayı gözlemlerken gözlerine inanamamıştı. Öncelikle bunun bir göz yanılgısı olabileceğini düşündü çünkü Ay, daha önceden birçok kez gözlemlenmişti. O’Neil, “Krizler Denizi”ne tekrar tekrar baktığında orada gördüğü şeyin yaklaşık 19 kilometre uzunluğunda köprüye benzer bir yapının olduğunu ve yanılmadığını anladı. O’Neil bu gözlemini, Ay ve Gezegenler Kurumuna rapor ettiğinde ise böyle devasa bir yapının ay üzerinde aniden belirivermesi, bilim çevresinde büyük bir şaşkınlık yaratmıştı. Tutucu bilimciler, şaşkınlıkları geçer geçmez bunun doğal bir fenomen olduğu yorumunu yaparak rahatladılar. Fakat bu rahatlamaları, Ay gözlemlerinin bir numaralı astronomu H.P. Wilkins’in açıklamalarıyla tekrar bozuldu. Wilkins, O’Neil’in gözlemlerini doğruluyordu.
KRİZLER DENİZİ
Bu olayları izleyen haftalarda, İngiliz Astronomi Kurumu’nun önde gelen isimlerinden Patrick Moore da Krizler Denizi’nde köprüye benzer bir yapının uzandığını bizzat kendisinin gözlemlediğini açıklayınca ortalık iyice karıştı …
Bunlar, Wilkins’in Ay ile ilgili tek keşfi değildi. 30 Mart 1950 yılında teleskobu ile Ay’ın Aristarchus-Heredotus bölgesinde alev alev yanan garip bir ışık saptamıştı. Bu ilginç keşfi hakkında Wilkins şunları söylüyordu: “Alev alev yanan makine gibi birşey kraterin tabanı üzerinden havalanmış duruyordu”
Bu ilginç gözlemleri yapan tek kişi Wilkins değildi. 16 Eylül 1953’te İngiliz Astronomi Kurumu’ndan Rudolph M. Lippert, Ay’da bir flaş şeklinde Sarı-Turuncu garip bir ışıklar huzmesi görmüştü. 30 Ekim 1963 yılında da başka bir Astronom John Greenacre, Ay yüzeyinde alev alev yanan kırmızı bir ışık tespit etmişti.
Ayın, astronomi literatüründeki 400 yıllık zamanda, yukarıda bahsedilen biçimlerde 400’ü aşkın gözlem literatüre geçmiştir. Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegenler laboratuarı'ndan Barbara M. Middlehurst, bu 400’ü aşkın gözlemin 3 ana bölgede sınıflandırılabileceğini belirtti.
1) Dünya’dan karanlık lekeler olarak gözlemlenebilen Mascon Bölgelerinde
2) Tycho gibi ışınlı olarak nitelendirilen kraterlerin yakınlarında
3) İçi kısmen ya da tamamen karanlık görünen kraterlerde
TYCHO
Patrick Moore, Krizler Denizindeki gizemli köprüyü gözlemlemiş birçok astronomdan birisidir. Ayrıca, 30 Nisan – 2 Mayıs 1966 tarihleri arasında Cassendi Krateri’nde kırmızımsı bir ışık saptadığını bildirdiğinde bu tespit, P. Satory ve T.Moseley gibi astronomlar tarafından da teyid edilmiştir.
İngiltere’nin en büyük Astronomlarından John Herschel, 1783 yılındaki ay tutulması sırasında garip parlak ışıklar ve 18 Ağustos 1787 yılında da üzeri biraz küllenmiş yavaş yavaş yanan kömürlere benzeyen bir şey gördüğünü açıklamıştı. Herschel, bunların dışında 7 kez daha (Bazıları da hareketli olan) garip ışıklar gördüğünü rapor etmişti.1821 yılında, bir ay içinde arka arkaya üç kez Herschel bu garip ışıkları gözlemlemişti.
Hayatının büyük bir kısmını ay haritaları çizerek geçirmiş olan ünlü Alman Astronom J.H. Schroeter, 26 Eylül 1788 yılında Plato Krateri yakınlarındaki Ay Alpleri’nin tepeleri arasında aniden ortaya çıkan beyazımsı bir ışık tesbit etmişti. Ayın karanlık yüzündeki bu tanımlanamayan ışıkları, Kraliyet Astronomlarından Nevil Maskelyne de gözlemlemiştir.
John Herchel, gözlemleri sırasında tesbit ettiği bu tanımlanamayan ışıkların birçoğunun, Ay yüzeyinde havada hareket ettiklerini gözlemlediğini ifade etmiştir.
Ne olduğu tanımlanamayan bu ilginç ışıklar, her nedense çoğunlukla Mare Crisium bölgesinde gözlemlenmiştir. Düzinelerce astronom ; bu dairesel ışıkların tek tek, dairesel gruplar halinde ve üçgen veya düz formasyonlar halinde hareket ettiklerini ve zeki bir varlık tarafından kontrol ediliyormuşcasına yoğunluklarını çoğaltıp azalttıklarını gözlemlemişlerdir.
1874 yılında, Fransız bir gözlemci olan Monsieur Lamey, çok sayıda siyah objelerin Ay yüzeyinde dolaştığını rapor etmiştir. Aynı yılın 24 Nisanı’nda Prof. Dr. Schafarik şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Ay yüzeyinde kendisine özgü özellikleri olan öyle acayip bir nesne gördüm ki, onun ne olduğunu anlatamıyorum. Son derece parlak bir objeydi ve Ay yüzeyini bir uçtan diğer uca geçti”.
Benzer bir Siyah obje, Hollandalı Astronom Muller tarafından da gözlemlenmişti. Muller'in raporuna göre bu cisim, Ay yüzeyini, ufka paralel doğrultuda yavaş yavaş katetmişti. Bu gözlemlerin tarihi 4 Nisan 1869’dur. Bundan 4 yıl sonra ise Amerika’nın Smith gözlemevi’nden W.R. Brooks benzer ama daha ilginç bir olaya tanık oluyor. Astronom, gözlemlediği bu siyah objenin büyüklüğünün, Ay’ın çapının otuzda biri kadar olduğunu ve Ay’ın yüzeyini bir baştan diğer başa yaklaşık 4 saniyede katettiğini raporlamıştır.
alıntı
Ay’daki Uzaylı Üsleri
Her geçen gün daha çok insan Ay’da bir uzaylı üssü olduğunu söylemektedir. Anlatılanlara göre bu ay üssü, Ay’ın Dünya’dan görülmeyen karanlık tarafında bulunmaktadır.
Ay araştırmalarının neden durdurulduğunu ve Ay’da neden bir üs kurmaya çalışmadığımızı hiç merak ettiniz mi? Sizce bu uzayda yüzer bir istasyon kurmaktan daha iyi bir fikir değil mi? Neil Armstrong’a göre, Ay’da uzaylılara ait bir üs bulunmaktadır, bu yüzden uzaylılar Ay’dan uzak durmamızı istemişlerdir. Eski Donanma İstihbarat görevlisi Milton Cooper da, Ay üzerinde bulunan ve istihbaratçıların “Uzaylı Üssü Luna” olarak adlandırıldıkları bir üsten söz etmektedir. Cooper’a göre, Ay’ın uzak kesimlerinde bulunan bu uzaylı üssü Ay’a inen Apollo astronotları tarafından da görülmüş ve filme alınmıştır. Ana gemi adı verilen devasa uzay gemilerinin bulunduğu bu üste, çok büyük makinalar kullanılarak maden çalışmaları yapılmaktadır.
1960’larda Pentagon’un Araştırma ve Geliştirme Departmanı’nda görev yapan Yarbay Philiph Corso, ABD Ordusu’nun ve Hava Kuvvetleri’nin elinde astronotlar tarafından çekilen ve Ay’da uzaylıların varlığını açık bir biçimde kanıtlayan en az 122 fotoğrafın bulunduğunu iddia etmektedir.
ABC’ de Ay’la İlgili Haberler
Amerikan ABC haber kanalının web sayfasında yayımlanan, 13 Haziran 2000 tarihli makale Ay’la ilgili gerçeklere biraz olsun ışık tutmaktadır. Makalede şöyle denilmektedir:
“Yeni elde edilen kanıtlar, Ay’ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlemlenmektedir. Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor edilmektedir. Bu iddialar tartışmaya açıktır. Pek çok bilim adamı ise Ay üzerindeki parlaklıklar ve sis gibi zaman zaman rapor edilen gözlemleri ciddiye almamaktadır. "
Aydınlık Yer: 136 km uzunluğundaki büyük krater Langrenus. Fransız bir astronom Ay yüzeyinin zaman zaman bir şeyler tarafından aşındırıldığı yolunda sağlam kanıtlar bulmuştur. Bu gözlem 1992 yılında, Paris Gözlemevi’nde görev yapan deneyimli Ay gözlemcisi Audouin Dollfus tarafından bir metrelik Meudon teleskopuyla yapılmıştır. Dollfus araştırma sonuçlarını incelemeyi yeni bitirmiş ve yayımlanmak üzere sunmuştur.
Solan Işık: Dollfus, 30 Aralıkta büyük Langrenus kraterinin tabanında birtakım parlaklıklar görmüştür. Bunlar o gün ortaya çıkmışlardır. Profesör Dollfus, bu ışıkları bir kaç gün izlemiş ve kraterin içinde dans eden ışık kümeleri görmüştür. Dollfus, teleskoptan her baktığında bu ışıkların şeklinin değiştiğini fark etmiştir. Ona göre bu ışıklar, bir gazın Ay yüzeyinden toz kaldırması ve bunun güneş ışığıyla birleşmesi sonucu oluşan bir görünümdür. Bazı Ay gözlemcileri, değişime uğramadığı sanılan Langrenus krateri üzerinde bu tür bir sis görülmesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.
Profesör Dollfus, detaylı olarak incelendiğinde Langnerus’un tabanında bir çok çatlak izine rastlanacağını söylemektedir. Ona göre söz konusu gaz bu deliklerden çıkmış olabilir.”
alıntı
Apollo 16 Astronotu John W. Young'ın Ay'ın yörüngesinde görüntülediği disk biçiminde bir UFO Geçmişteki şanlı günlerimizde ,söylemek istemediğimiz şeyleri söylemek ve diğer herşeyi inkar etmek mecburiyetinde bırakıldığımızda çok rahatsız olurdum. Bazı insanlar orada uzayda yalnız olup olmadığımızla ilgili sorular sorarlardı. Orada bir şeyler görürdük , garip şeyler.. Ama onlara hiç bir zaman doğruları söylemedik . Oysa biz ne gördüğümüzü biliyorduk ve bu konuda gerçekten hiç bir şey söyleyemiyorduk. NASA'daki Patronların Dünyalar arası Savaş çıkacağı ya da sokaklarda panik yaşanacağı gibi korkuları vardı. Bu yüzden sessiz kalmak zorundaydık. Ve şimdi , bu tür şeyleri yalnızca kabuslarımızda ya da belkide filmlerde görüyoruz ve bunlardan bazılarıı gerçeğe oldukça yakınlar. Uzaya ilk giden ABD'li Astronot ve Senatör John Glenn'in NBC'de yayınlanan Frasier adlı programdaki canlı yayın konuşması 2001- NBC GEMINI VE MERCURY UÇUŞLARI Nisan 1964'te , Kennedy Burnu'ndaki iki radar teknisyeni, Gemini Uzay kapsülünün iki UFO tarafından takip edildiğini açıklamıştır. Bundan önce, Ocak 1961'de, Burun'daki otomatik izleyici donanımının, Güney Atlantik yönünde uçan gizemli bir cisim tarafından kilitlendiği rapor edilmiştir. Astronot Lovell'ın, Gemini 7 ile uçuşunun dökümü alındığında, Lovell'ın olağanüstü bir cisimle karşılaşmış olduğu görülmüştür.
İşte uçuş sırasında kaydedilen telsiz konuşması; Uzayaracı: Garip bir şey, saat 10 yönünde Capcom: Burası Houston. Tekrar edin 7,
UA: Saat 10 yönünde garip bir cisim var dedim
CC: Gemini 7, uçağın bir kademesi olmasın? Dikkatli bakın.
UA: Burası enkaz gibi, onlardan çok var. Bu gerçek bir gözlemdir.
CC: Yaklaşık uzaklığı ve ebatları? UA: Bir tane daha var...
James McDivitt de, 4 Haziran 1965'de Gemini 4'le uçuşu sırasında tanımlanamayan bir cisim gördüğünü onaylamıştır. McDivitt şunları söylemiştir: 'Gemini 4 uçuşu sırasında, aracımın camının dışında bir cisim fark ettim. Silindir şeklindeydi, kalem gibi görünüyordu. Boyutlarının ya da uzaklığının ne kadar olduğu ile ilgili bir fikrim yok. Araçta bulunan iki kamerayla da cismin fotoğrafını çekmeye çalıştım. Cisim kısa bir süre benim yönümde durduğundan, ben kamera ayarlarını yapana kadar o gitti. Sadece birkaç fotoğraf çekebildim.Uzay aracı uçuşta olduğundan ve güneş parladığından dolayı, penceredeki cisim gözden kayboldu. Başka bir yere yerleştiremedim, uzay aracının duruşu da buna engeldi ve onu bulmak için ne tarafa manevra yapacağımı da bilemiyordum. İndikten sonra, Gemini 4'ten gelen film acilen, benim ve Ed White'ın 3 gündür içinde olduğu taşıyıcı uçakla Houston'a uçuruldu. NASA Film teknisyenleri, araçta çekilen filmi incelediler ve bir açıklama yapmadılar" UFO'ları Mercury 8 uçuşu sırasında astronot Wally Schirra da gözlemlemiştir. Mercury 8 kapsülünde bulunan Schirra olaydan şöyle bahsetmiştir: '... İşte oradalar...Bana arkadaşlık ediyorlar...'
Astronot Gordon Cooper 1973'te New York'ta katıldığı bir toplantıda şunları söylemiştir: Astronotluğun zorunluluklarından biri olan gizlilik nedeniyle yıllarca sırlarla yaşadım. Şimdi Amerika'da her şeyi açığa vurabilirim. Radar ekipmanımız, tanımlanamayan cisimler tespit etmişti. Bu olayla ilgili binlerce şahidin raporu ve kanıt niteliğindeki çok miktardaki dokümana rağmen, kimse bunu halka açmak istemiyordu. Neden? Çünkü, otoriteler tanrı bilir ne korkunç bir istiladan korkuyorlardı. Yani anahtar sözcük hala aynı: Halkın paniğe kapılmasını önlemeliyiz. Ben daha sonra, dünya üzerinde olağanüstü bir olaya tanık oldum. Bu olay birkaç ay önce Florida'da oldu.
Bahsedilen bölgede kendi gözlerimle alevler tarafından küle çevirilmiş bir arazinin orta yerinde uçan bir cismin yere indiğini gördüm. Araçtan bazı canlılar çıktı. Topoğrafya üzerine çalışma yapılıyor gibi görünüyorlardı, bir parça toprak alıp büyük bir hızla gözden kayboldular. Biliyorum ki hükümet, halkın panikle verebileceği bir reaksiyondan ötürü, bu olayı tüm basın kuruluşlarından gizledi". Cooper 1978'de Birleşik Ulusal Genel Topluluk'taki Özel Politik Komitesi'ne UFO'ları tartışmak üzere çağrılmıştır. Daha sonra bir başka toplantıda, Cooperın yolladığı aşağıdaki mektup okunmuştur: ... İnanıyorum ki, dünyadakinden daha gelişmiş teknolojiye sahip diğer gezegenlerdeki dünya dışından varlıklar, bizi ziyaret ediyorlar. Ayrıca, 1951'de 2 gün boyunca onların pek çok uçuşunu gözlemledim.
Hepsi farklı boylarda, savaş uçağı formatındaydılar ve genelde doğu Avrupa'dan batıya doğru uçuyorlardı. 1979 yılında Mercury astranotu Donald Slayton, Paul Levy ile olan ropörtajı sırasında 1951 yılında test uçuşu yaparken UFO gördüğünü açıklamıştır: P-51 tipi bir araçla Minneapolis üzerinde test uçuşu yaparken bu cismi gördüm. Açık, güneşli bir öğle sonrasında ve yaklaşık 10 bin fit yükseklikteydim. Cismin uçurtma olduğunu düşündüm, fakat daha sonra uçurtmanın böyle bir yüksekliğe çıkamayacağının farkına vardım. Ona yaklaştıkça bana meteoroloji balonu gibi göründü. Gri renkte ve yaklaşık 3 fit çapındaydı. O şeyin arkasına doğru geçtiğimde onun bir meteoroloji balonundan çok bir tabak, bir disk gibi göründüğünü fark ettim. O anda, ben saatte 300 millik bir hızla seyrederken, cisim aniden benden uzaklaşmaya başladı. Onu kısa bir süre takip ettim sonra cisim aniden havalanmaya başladı. 45 derece tırmandıktan sonra döndü ve hızlanarak gözden kayboldu. Olaydan birkaç gün sonra, ofis şefimle bira içerken ve cismin ne olduğunu düşünürken, şefime olaydan bahsetmeye karar verdim. Bahsettiğimde bana rapor hazırlamamı söyledi.
Dediği gibi yaptım fakat bir daha konuyla ilgili hiçbir bilgi alamadım. NASA eski çalışanlarından olan Otto Binder, kendi amatör telsizleri ve VHF alıcılarıyla NASA'nın yayınını alabildiğini söylemiştir. Apollo 11 uçuşu sırasında yapılan ve Binder'ın sözünü ettiği telsiz ve alıcılar sayesinde duyulan konuşma şöyledir: Kontrol Kulesi: "Orada ne var? Kontrol Kulesi Apollo 11'i arıyor. " Apollo 11: "Bu bebekler çok büyük efendim.. Kocaman.. Tanrım, inanmayacaksınız.. Burada başka uzay araçlarının olduğunu söylüyorum... Kraterin öte tarafından bizi izliyor."
1979'da NASA İletişim Sistemleri eski şefi, bilim adamı Maurice Chatelain Armstrong'un UFO gördüğünü bildiren raporunun gerçek olduğunu bildirmiştir. Chatelain, Karşılaşma NASA'nın ortak bilgisidir, fakat şimdiye dek kimse bununla ilgili bir şey söylemedi diye konuşmuştur. APOLLO UÇUŞLARI Apollo uzay uçuşları, dünyaya Ay hakkında en doğru cevapları verecek bilgilerle doludur. Bu uçuşlarda astronotlar sayısız UFO filmi ve fotoğrafı çekme imkanı bulmuşlardır. Resimlerde UFO'lar açıkça gözlemlenebilmektedir. Astronotlar bu gözlemler üzerine büyük bir heyecana kapılmışlardır. Eğer gördüklerini dünyaya döndüklerinde açıklayacak olurlarsa, birçok kurulu düzeni, pek çok inanç biçimini kökünden değiştireceklerini bilen astronotlar, görevleri gereği susmayı tercih etmişlerdir.
Ama yine de bazı kaynaklardan sızan haberler ve ele geçen birtakım belgeler sayesinde Apollo uçuşlarında gerçekte neler olup bittiği ortaya çıkmıştır. Apollo 7: 11-22 Ekim 1968. Astronotlar; Walter Schirra, Donn Eisele ve Walter Cunningham. Yakın zamana kadar sorumlu çevrelerin gizlemeyi başardıkları bir haber, rastlantısal olarak 12 Ekim 1968 gecesi saat 22.15'de ilgililerin kulağına erişti. Haber İsviçre Telgraf Merkezi'nden, UFO inceleme grubu G.E.C.O.C.N.I.'nın direktörü M. Francis Schafer'e iletilmekteydi. Ele geçen metne göre, Apollo 7, Avustralya üzerinden uçtuğu sırada, astronot Cunningham, uzay aracının yanından uçarak geçen meçhul cisimlerin varlığını merkeze bildirip talimat istemişti. İsviçre Telgraf Merkezi, haberi Cape Kennedy'de bulunan İngiliz Haber Merkezi Reuter'den almıştı.
Apollo 8: 21-27 Aralık 1968. Astronotlar; Frank Borman, James Lowell ve William Anderson. Houston Uzay Merkezi ve milyonlarca TV izleyicisi büyük bir heyecan yaşarken, dünyadan uzaya doğru şu alarm dolu ses yayılmaktaydı:
"-Houston merkezi, Apollo 8'i arıyor. Apollo 8 cevap ver. "
10 dk. sonra Lovell'in sesi kulaklara geldi: - "Merkez burası Apollo 8.. Uçan daireler.. Kaç tane mi? Belki 5, çok heyecanlıyım. " "-Kahretsin! Lovell neler söylüyorsun?" Ve birden bire televizyondaki yayın sona eriyor... Halk, Apollo 8 ile merkez arasındaki konuşmaları asla öğrenemedi. Çünkü UFO'larla ilgili gerçeğin Dünya insanları tarafından öğrenilmesi bilim adamlarının hayatta isteyecekleri en son şeydi. Araştırmacılar bununla da yetinmeyerek uzayda çekilen fotoğrafları sıkı bir sansürden geçirdikten sonra dünya basınına verdiler. Apollo-8 uzaydan geldiğinde beraberinde 1500 tane fotoğraf getirmişti. Bunların sadece 380'i basına verildi, geri kalan 1100 fotoğraf sakladıkları sır nedeniyle arşivlere kaldırıldı. Apollo 9: 3-13 Mart 1969. Astronotlar; James Mc Divitt, David Scott ve Russel Schweickart. Dünya yörüngesinde 9 milyon km. den daha fazla bir mesafe kateden bu misyon, Ay İniş Modülünün -astronotları Ay'ın yüzeyine indirmek için yapılmış olan, örümceğe benzeyen araç- uzaydaki ilk işleyiş kontrolünü de kapsamaktaydı. Astronotlardan Schweickart, Apollo uçuşlarının ilk uzay yürüyüşünü yaptı.
Apollo 9, hakkında en az doküman toplanabilen misyon olmuştur.NASA her defasında olduğu gibi olayları sansürlemiş ve yalanlanmıştır. Fakat, NASA'nın elinde Apollo-9 ve UFO'larla ilgili pek çok döküman bulunmaktadır. Apollo-10: 18-26 Mayıs 1969. Astronotlar; Thomas Stafford, Eugene Cernan ve John Young. Ay yörüngesinde yaklaşık 62 saat geçiren astronotlar, insanlı ilk Ay inişinin tam teşekküllü provası olarak anılan bu uçuş sırasında, Ay İniş Modülü'nün, Apollo Yörünge Kumanda Modülü'nden ayrılarak Ay yüzeyinin 13 km. kadar yakınına uçmasını sağladılar. Apollo 10 astronotları, uzay uçuşu sırasında UFO'ların Apollo'ya refakat ettiklerini bildirmişlerdir. Yetkililer Apollo 10'un Ay yörünge uçuşu sırasında UFO'ları gördüğünü belirtmekte ve bunun kanıtı olarak da Apollo ile Ay arasındaki parlak cismin fotoğraflarını göstermektedirler. Ayrıca Apollo-10'un UFO gözleminin gerçekliğini kanıtlayan bir de film mevcuttur. Bu filmin ilginç yanı Ay'a ilişkin bölgeler filme alınırken bir UFO'nun görüntüye girmesi değil, astronotun Apollo ile Ay arasında hareket eden parlak ve uçan cismi kamera ile izlemesidir. Bilim Araştırma Grubu'nun da arşivlerinde bulunan filmde, söz konusu uçuş halindeki UFO gayet belirgin bir şekilde görülebilmektedir. Halen NASA'nın gizli arşivlerinde, UFO'ların dış uzayda ve yörüngelerde Apollo'lar ile çeşitli uzak-yakın temaslarının çekilmiş filmleri mevcuttur. Yakın zamanlarda bu filmlerden bazıları, bir UFO araştırmacısına verilmiştir. NASA için, en tehlikesiz addedilerek verilen bu filmlerde dahi UFOların gayet bariz bir şekilde uçmakta oldukları bu araştırmacı tarafından ifade edilmektedir.
Apollo 11; 16-24 Temmuz 1969.Astronotlar; Neil A. Armstrong, Edwin E. Aldrin ve Michael Collins. 8 yıl önce saptanan hedefe ulaşarak Ay'a inen Neil Armstrong ve Edwin Aldrin, Ay'ı inceleyen ilk insanlar oldular. Sea of Tranquillity'ye (Durgunluk denizi) inildiğinde Armstrong tarihte daima anılacak olan şu sözleri söyledi: 'Kartal inmiştir.' Apollo 11 mürettebatı Ay taşlarında çeşitli örnekler topladılar ve tarihin en büyük televizyon seyirci kitlesi tarafından canlı yayınla dünyadan izlendiler. Apollo-11 uzay aracı Dünya'dan ayrılalı henüz birgün olmuştu ki mürettebat, araç ile Ay arasında olağandışı bir obje gördü. Önce bunun Satürn-IV yardımcı roketi olduğunu düşündüler. Ancak Houston, Apollo-11 astronotlarına, yardımcı roketin 9000 km. den daha ötede bulunduğunu bildirdi. Bu konuda astronotların yaptığı açıklama: Aldrin- "Gördüğümüz ilk olağandışı şey, sanırım bir gün uzaklıkta idi ya da Ay'ın oldukça yakınında bulunan bir şeydi. Oldukça iri boyutlara sahip olduğundan tek gözlü dürbünü üzerine ayarladık." Collins- "Bu cismi nasıl görmüştük ki? Öylesine pencereden dışarı bakarak mı görmüştük? " Aldrin- "Evet. SIVB(Satürn roketinin 3. katı) olup olmadığından emin değildik. Yer'e sorduk ve S-IVB'nin 9,000km. ötede olduğunu öğrendik. O sırada yüksek randımanla ilgili bir sorunumuz vardı. " C- "Bir şey vardı. Bir şeyin tosladığını hissettik, ya da bana öyle gelmişti. " A-."...sonra, geçip giden bu parlak objeyi gördük. L biçimindeymiş gibi duruyordu. "
Armstrong-"Açık bir bavul gibi." Aldrin- "O sırada PTC'de olduğumuzdan hepimizin teker teker gözlemleyebildiği bu cismin kesinlikle, civarımızda bulunduğu ve oldukça hacimli boyutlara sahip olduğu kanısı doğuyordu. " Armstrong- "Çıplak gözle tam olarak seçilemiyordu. Nasıl bir biçime sahip olduğunu söylemek, menzilini ya da boyutlarını kestirmek zordu". Collins- "Önce, içi boş bir silindire benziyordu. Fakat sonra, silindir yerini açık duran bir kitap şekline bıraktı. Gerçekten de tuhaftı. " Bu konuşmalar dışında, Apollo 11 uzay aracı Ay'a yaklaşırken astronotlar tuhaf radyo parazitleri işitmeye başladılar. Bu durumdan şaşkına dönen yer kontrol- 'Orada sizinle birlikte başkalarının da bulunmadığından eminmisiniz?' diye sordu. Bu radyo sinyalleri Apollo 11 uzay aracının dışından geliyordu. NASA uzay programının eski üyelerinden Otto Binder, Yer Kontrol-Apollo 11 konuşmalarının önemli bölümlerinin çıkarılmış olduğunu ileri sürmektedir. 19 Temmuz 1969'da Apollo 11, Ay'ın etrafında dönerken Aldrin Ay yüzeyini filme almaktaydı. Bu sırada ufukta kimliği bilinmeyen disk şeklinde, ışıklı uçan nesneler ortaya çıktı. Bazen arka arkaya uçuyorlar, bazen birbirlerinden uzaklaşıyorlar, sonra gene yaklaşıyorlardı ve dünya yapısı hiçbir uzay aracının yapamayacağı manevraları yapıyorlardı. Neil Armstrog, 'Gerçekten böyle bir şeyi beklemiyordum, ama onları gözlerimle gördüm' şeklinde konuşmuştur. Daha sonra, Aldrin ve Collins daha küçük bir UFO'yu filme almışlardır. Sözkonusu filmler NASA'da saklanmaktadır.
Bilindiği üzere, Apollo 11 Ay'a iniş programında astronotlardan Armstrong ve Aldrin'in Ay yüzeyine indikten sonra 10 saat süre ile kapıları bile açmadan, her an kalkışa hazır bekleyen Ay İniş Modülü'nün içinde kalmaları öngörülmüştü. Neden? NASA'nın açıklaması, 'Astronotların dinlenmesi lazımdı' şeklindeydi. Mayıs 1969'da, Das Beste'de yayımlanan haberde astronotların Ay'a ayak basmalarından itibaren davranışlarını şöyle anlatılmaktaydı: 'Acil dönüş zorunlu olduğu takdirde buna sürekli hazır durumda bulunarak ve Ay'dan sadece fotoğraflarla dönmeye razı olarak, çantalarını acele topladıkları taş ve toz örnekleriyle dolduruyorlardı.' NASA hiçbir zaman bu acil geri dönüşün nedenini açıklayamamıştır. Aya iniş sonrası, Apollo-Houston Armstrong- "Burası sessizlik denizi " Armstrong- "Kartal sessizlik denizinde bulunuyor." Houston- "Houston sessizlik denizinde. Kontrol sistemlerinizde tüm araçların en iyi biçimde çalıştıkları görülüyor. " Armstrong- "Bizimkiler de öyle." Aldrin- "Varış noktasının koordinatlarını tam olarak bilmiyoruz, fakat araştırıyoruz. Kısa bir zaman sonra bunu size bildireceğiz. " Houston- "Bununla oyalanmayın! Bunu biz saptayacağız. " Armstrong- "Etrafımızda küçük kraterler var. Büyüklükleri 6 ile 15m. arasında. Yaklaşık yarım mil uzaklıkta izler var, sanki tırtıllı bir traktör tarafından bırakılmış gibi! Bunun dışında, Ay'ın çekimi oldukça iyi, insan kendini sanki uçaktaymış gibi hissediyor. "
Konuşma daha sonra Aldrin tarafından sürdürüldü. Aldrin, tanımlamalarında Armstrong'tan daha dikkatliydi, fakat buna karşılık kullandığı kelimeler karışık anlamlar içeriyordu. Aldrin- "Çevrede renkler az, fakat herhangi bir taş bloku olabilir. Lütfen şimdi Yörünge Kumanda Modülü'nü her an ulaşabileceğimiz bir yakınlığa yöneltin." Bunların dışında, iki astronotun yer merkezi ile yaptıkları direkt konuşma da son derece ilginçti. NASA, bu konuşmaları dünya haber ajanslarına verirken sansürlemiştir. Ama konuşmaların bir kısmı başka dinleme merkezlerince tespit edilebilmiştir: Astronot- "Neydi o? Ne biçim şeydi? Anlamak isterdim... " Houston..............(Sansür) Astronot- "Bebekler kocamandı beyim... Kocaman..." Houston- "Ne? Ne oluyor yukarıda? Size ne oluyor Allah aşkına?" Astronot- "Evet evet oradaydılar.. Bazı ziyaretçiler vardı. Size söyleyeyim, orada başka uçan daireler var. Bir hat şeklinde sıralanmışlar. Kraterin kenarında bekliyorlar. " 8 Ağustos 1969 tarihli LIFE dergisinde yayımlanan bir fotoğraf bu konuşmalara delil olarak gösterilebilir. Fotoğrafta, Modül'ün solunda ve uzak planda, parlayan iki uçan daire açıkça görülmektedir. 11 Ağustos'ta Kanada Minuit gazetesi büyük puntolarla Amerikan astronotlarının Ay'da canlılar görmüş olduklarını yazıyordu! 20 Temmuz saat 10:56'da, yani Armstrong'un Ay'a ayak basmasından hemen sonra göz kamaştırıcı bir ışık görüldü. Armstrong tam konuşmaya başlamıştı ki, Houston kontrol merkezi derhal konuşmayı kesti.
Minuit gazetesinin yazdığına göre, Armstrong yumurta biçiminde bir araç görmüştü. Aracın içinden kendilerini izlemekte olan ve kabarcık biçiminde başlıklar taşıyan insan benzeri iki yaratık çıkmıştı. Armstrong bu konuda Houston'a bilgi vermek isterken, kendisine bu olayların filmini çekmemesi ve derhal gizli bir kanala bağlanması emredilmişti. Apollo-12; 14-24 Kasım, 1969 astronotları; Charles Conrad Jr., Richard F. Gordon Jr., Alan L. Bean Apollo 12- "Sürekli aynı yerde kalan ve takla atıyormuş gibi görünen bir obje ile birlikteyiz. Dünden beri bizimle beraber ve sanki bizimle birlikte gelmekte... Dönüş açımız 35 kadar olduğunda çoğunlukla, merkezi lumbomuzdan görülüyor... belki de bu size bir ipucu verebilir ve biriniz, gerçekte veya kalmakta olduğumuzu...... bulabilir." Houston- "Tamam. Çizim masamıza döneceğiz." Apollo 12- "Obje çok parlak ve takla atan bir şey olduğu aşikar. Saniyede birbuçuk devirlik taklalar atıyor ya da bu oranda yanıp sönüyor. Bu adoptör panolarından birini, yüksek bir hızla bölgeyi terkederken gördüm ve bana sanki saniyede 30 cm.den daha hızlıymış gibi geldi. " Houston- "Pekala, bölgeyi nasıl terk ettiklerini ya da yörüngelerinin ne olabileceği hakkında bir fikrimiz yok, bunun ne olduğunu söylemek zor. " Apollo 12- "Tamam. Yine de iyi niyetli olduğunu farz edeceğiz, tamam mı? " Houston- "Eğer herhangi bir gürültü yaparsa, muhtemelen aracın donanımındaki rüzgardır." Astronotların kendi aralarındaki konuşmalar; Bean- "Pete, fonda epeyce gürültü işitiyor musun? " Conrad- "Statik cinsinden ya da öyle şeyler mi? " Bean- "Sürekli bir ıslık sesi işitiyorum" Conrad- "Benim işittiğim de bu, tamam." Gordon- "Houston, fondaki bu arkası kesilmeyen bip sesini iştiyormusunuz? "
Houston- "Evet. Son 45 dakikadır işitmekteyiz." Gordon- "Nedir bu? " Apollo 12- "Dünya'nın tam merkezinde, şimdi gerçekten parlak bir ışığın parladığını görüyoruz. Dick dürbünle bakıyor. Gerçekten parlak. " Ve ardından obje birkaç dakika içinde kayboldu. Apollo mürettebatının başından geçen esrarengiz macera dünya basınını sansasyonel ayrıntıları ile günlerce meşgul etti. Gemide gergin bir hava hüküm sürüyor şeklinde yazdı gazeteler. Üç astronot uzaydaki düşmanlardan ve esrarengiz objelerden söz etmeye başladılar.
Apollo-13, 11-17 Nisan 1970, Astronotlar; James A. Lowell Jr., John L. Swigert Jr., Fred W. Haise Jr. Bu uçuş en çok sansüre uğramış olan uçuşlardan biridir. Apollo 13'ün uçuş amacı hakkında çok fazla spekülasyon ortaya atılmıştır. Apollo 14- 14;31 Ocak-9 Şubat 1971; Astronotlar; Alan B. Shepard, Jr. Stuart A. Roosa, Edgar D. Mitchell. Apollo 14'ün uçuşu sırasında, çeşitli uçuş koordinatları içerisinde astronotlardan A. Chepard ve E. Mitchell, kendi uzay araçlarını izleyen bir UFO gözlemlemişlerdir ve bunu Yer Kontrol'a bildirmişlerdir. Bu bildirim, özel UHF kanallarından ve her zaman olduğu gibi şifre kelime ve ifadeler ile yapılmaktadır. Fakat astronotlar bazan aşırı heyecanla boş bulunarak Uçan Daireler! Diye çığlık da atmaktadırlar. Apollo 15; 26 Temmuz- 7 Ağustos 1971. Astronotlar; David R. Scott, Alfred M. Worden, James B. Irwin. 1 Ağustos 1971'de kaydedilen Apollo 15 irtibatında Scott ve Irwin tuhaf izler gördüklerini rapor etmişlerdi. Irwin- "Hey, şu beyaz renkli dağa bak. Diğerlerinin yanında uç kısmında bir boya lekesi varmış gibi gözüküyor." Scott- "Evet, koyu gri bir dağ, fakat gerçekten 5 köşeli bir yıldız gibi görünüyor- tepesinde küçük gri ve beyaz değişiklik ile. Beş köşeli yıldız 15cm. çapında ve 10 ya da 12,5cm. yüksekliğinde ölçümlendi.
Uç kısmında açı şeklinde, 5 yada 7.5 cm. ....(tahrif) bir ışık ile ortadaki gri taşların bulunduğu yerden. Gerçekten bir çıkınrt teşkil ediyor. Çok şaşırtıcı. " Bu izler nedir? Bunları kim yaptı? Nereden geldiler? NASA�nın bunlar için bir yanıtı var mı? Apollo 16 uçuşu; 16-27 Nisan 1972. Astronotlar John W. Young, Thomas K. Mattingly, Charles M. Duke Jr. Astronotlar gezi sırasında Apollo-16 modülü çevresinde uçan beyaz objeler gözlemlemişlerdir: Houston: "Esrarengiz bir şeyden söz ettin!" Orion: "Tamam Gordy, pitch hareketi yaptığımızda Ay iniş modülü çevresinde gördüğümüz birşeyden bahsetmek istedim. 9 ya da 12 metre kadar dışarıya doğru kayıyorduk ki, uçarak gezinen bir sürü obje belirdi. Sanki sevkedilmekte ya da fırlatılmaktaydılar. Ancak bundan emin değilim. " Houston: "Bunu kaydediyoruz Charlie. " Apollo-16 keşif gezisi sırasında başka esrarengiz şeyler de olmuştur. Astronot Mattingly, Ayın çevresinde dolanırken uzayda parlayan bir ışık görmüştür. Obje daha sonra gözden kaybolmuştur. Mattingly, yer kontrol kayıtlarında Ay üzerinde gördüğü bir ışık ve cam kubbeden de söz etmektedir: Houston: "Oradaki sisli bölgeye bakıp yüzeyde ne gördüğünü söyleyebilir misin? " Duke: "Kubbelerin karşısında arazi yapısı bir geçide dönüşüyor. Diğeri ise tepeye doğru gidiyor. Geçidin kuzeydoğu tarafı gözükmüyor, tanımlayamayacağım. Kuzeybatıda tüneller var."
Houston: "Oranın hemen yanında manyetometre göstergesi sapıyor, şimdi 313 gama'yı gösteriyor. Bu şimdiye kadar Ay'da ölçümlediğimiz en güçlü sapma!," Young: "Bu büyük yapı tıpkı saplanmış bir mermi gibi onun manyetik alanını değiştiriyor. " Astronomlar son yıllarda Ay üzerinde 200'den fazla, beyaz, yuvarlak ve kubbe biçiminde yapılar gözlemlemiştir. Bunlar bilinmeyen esrarengiz sebeplerle birden ortadan kaybolmakta ve başka yerlerde yeniden ortaya çıkmaktadırlar. Apollo 17: 6-19 Aralık 1972. Astronotlar Eugene Cernan, Ronald E. Evans, Harrison H. Schmitt. Astronotlar, Oriantale Krateri'nin doğu kenarında ışıklar saçan bir obje gördüklerini rapor etmişlerdir. Uzay araştırmalarında oldukça deneyimli bir bilim adamı olan Dr. Garry Henderson şöyle söylemektedir: Bütün astronomlarımız bu objeleri (UFO'lar) görmüşlerdir, ancak gözlemlerini herhangi başka bir kimseyle tartışmamak yönünde emin almışlardır. Henderson NASA'da bu araçların elle ve sine-kamerayla yakın mesafeden çekilmiş birçok gerçek fotoğrafları bulunduğunu ileri sürmektedir. Apollo-17 uçuşu sırasında astronotlardan Ron Evans iki, Harrison Schmitt ise bir UFO görmüşlerdir. Astronotlar ayrıca Ay üzerinde kubbeler de gördüklerini rapor etmişlerdir.: Evans: "Ayın arka tarafından rapor etmek istediğim büyük şey, güneydeki o kubbe. " Houston: "Kaydediyoruz Ron. Kubbenin rengi ile oradaki Aitken denizi arasında bir fark var mı? " Evans: "Evet, var. O Condor, Condorsey ya da Condorecet Oteli (UFO şifresi), ne adla anmak isterseniz, döşemesinde baklava biçiminde bir dolgu var ya üzerine kaydı, ya da kuzeybatıdaki duvarın diğer tarafına " Houston: "Tamam. Concordet A'nın kuzeybatı duvarını kaydediyoruz."
Evans: "Alanın şekli oval ya da eliptik. Elips yukarıya doğru yer alıyor." Artık Apollo uçuşlarına devam edilmesi öngörülmemektedir; bu da NASA'nın Ay hakkında öğrenmek istediğini öğrenmiş olmasından ve Ay'ın başka varlıklar tarafından kullanılıyor olmasındandır. Günümüzde Ayın yörüngesinde son derece pahalı uydular dönmektedir. Bunlardan RAE uydusunun amacı Dünya gözlemevlerine kaliteli fotoğraflar sağlamak, Galaksi ve Galaksi dışının alçak frekansla taranma işlemleri, ya da Ay'da bulunan sondalar aracılığı ile uzaylılarla kontakt kurmak.
0 comments:
Yorum Gönder